
1960’larda Jane Goodall’ın, şempanzelerin otları kullanarak lezzetli termitleri höyüklerinden çıkarmasına ilişkin gözlemleri, hayvan zekâsına yönelik görüşlerimizde devrim yaratmıştı. O günden bu yana bilim insanları hayvan zekâsını, hayvanın öz farkındalığına, öz kontrolüne ve hafızasına bakarak ölçüyor. Bu faktörlerin tümü de bir canlının, bilgiyi ne kadar iyi işlediğini ve sorunları nasıl çözdüğünü etkiliyor.
Bununla birlikte, hayvanların zekâsını kesin çizgilerle belirlemek ve karşılaştırmak da doğru bir yaklaşım olarak görülmüyor. Çünkü “kontrollü bir davranış deneyi” için çok sayıda yabani hayvanı bir araya getirmek mümkün değil. Buna karşın bilim insanlarının bir türün zekâsını belirlemek için tasarladığı testler ve gözlemler, bize önemli fikirler veriyor. Bazı hayvanlar, zekâya atfedilen ilginç davranışlar sergiliyor. İşte bilim insanlarının en zeki olduğunu düşündüğü hayvanlardan yedisi…

Yunus: Yunuslar, hayvanlar aleminde vücut kütlesine göre en büyük beyinlerden birine sahip. Büyük beyin, memeliler için “gelişmiş zekâdan” kısmen sorumlu olduğu düşünülen bir özellik. Uzmanlar, “bilişsel kapasite” söz konusu olduğunda yunusları, insan beyninin hemen gerisine koyuyor. Aynı zamanda yunusların beyin korteksi, insan zekâsıyla ilişkilendirilen kıvrımlı hatlara sahip. Bu canlıların zekâya işaret eden birçok yetisi var: Su altı patlayıcılarını algılamak için eğitilebiliyor ve hatta zekâlarına atfedilen eğitilebilir özellikleri sebebiyle filmlerde bile rol alabiliyorlar. Yunuslar, zekâyı gösteren temel bir öz farkındalık testi olarak aynada da kendilerini tanıyabiliyor. Habitatlarındaki yunusların, iş birliği içinde avlandığı ve çeşitli gıcırtılar, ciyaklamalar ve ıslıklarla iletişim kurduğu da gözlemlenmiş durumda; bunların tümü yunusların yüksek zekâsına işaret ediyor.

Balina: Büyük beyinli hayvanlar denince ilk sırada balinalar geliyor. Öyle ki ispermeçet balinaları, yaşayan tüm hayvanlar arasında bilinen en büyük beyin kütlesine sahip. Olgun bir erkek ispermeçet balinasının beyni 9 kilograma kadar çıkabiliyor. Ancak balinalar, bu yazıya sadece beyin büyüklükleriyle girmiyor.
Beyinlerinde “spindle” adı verilen özel nöronları sayesinde tanıma, hatırlama, akıl yürütme, algılama, değişime uyum sağlama, problem çözme ve anlama gibi gelişmiş yetenekleri var. Avlarını bulmak ve yakalamak için son derece zekice yöntemler kullanan ve bunları büyük düzeyde iş birliği, zekâ ve sosyal öğrenmeyle ortaya koyan balinaların iletişim becerileri de iş birlikçi yaşam tarzlarının ve sosyal etkileşimlerinin tam merkezinde yer alıyor. Bilim insanları, birbirleriyle karmaşık ve zaman zaman yeni ve etkileşimli yollarla iletişim kurdukları konusunda hemfikir.

Kuzgun: Kızılderililer kuzgunları “düzenbaz” olarak nitelendiriyordu. Bu da söz konusu kuşların zekâsından kaynaklanabilecek bir ün olsa gerek… Karga ve alakargaları içeren Corvidae familyasındaki akrabaları da maymunlarla aynı beyin-vücut büyüklüğü oranına sahip. Bu da bilim insanlarına yüksek düzeyde bir bilişe sahip olduklarını düşündürüyor. İnsan yüzlerini bile tanıyorlar. Enteresan bir şekilde sebep ve sonuç ilişkisini anlıyor, plan yapıyor ve dar alanlardan yiyecek çıkarmalarına yardımcı aletler yapıp kullanmalarıyla biliniyorlar. Kuzgunlar aynı zamanda zekânın bir işareti olarak kendilerini aldatan insanlara karşı “açık bir kin beslemek” ve türlerinin ölü üyeleri için “cenaze törenleri” yapmak gibi karmaşık sosyal davranışlarıyla tanınıyor. (Bu arada memeli deniz hayvanları, büyük maymunlar, filler ve çiftlik hayvanlarından evcil hayvanlara kadar birçok türün, akraba veya yakın bir arkadaşları öldüğü zaman “kederlendiği” ve yas tuttuğu biliniyor.)

Şempanze: Jane Goodall’ın 1960’lardaki keşfinden bu yana şempanzeler, bilişsel yeteneklerinin “bizimkine oldukça yakın” olduğunu gösteriyor. Şempanzeler yaprak ve dallardan farklı amaçlarla kullanmak üzere özel aletler oluşturabiliyor. Ayrıca geniş bir alandaki diğer şempanzelerle iletişim kurmak, kabuklu yemişleri ağaçtan düşürmek ve kırmak için taşları kullanıyorlar. Son zamanlarda bilim insanları, şempanzelerin ezilmiş böcekleri kendi kendine ilaç olarak yaralara uyguladığını bile gözlemliyor. Buna ek olarak şempanzeler, karmaşık seslendirme ve jestlerle etkileşime girebiliyor ve hatta eğitmenleriyle ilkel resim yaparak veya işaret dillerinde “konuşmayı” öğrenerek bizi şaşırtmaya devam ediyor. 2007’de yapılan bir çalışmada ise araştırmacılar; yetişkin şempanzelere, ergen şempanzelere ve üniversite öğrencilerine, rakamları bir saniyeden daha kısa bir süre gördükten sonra dokunmatik ekran üzerinde dokuz sayının nerede olduğunu hatırlamalarını içeren bilişsel bir test uyguluyordu; yetişkin şempanzeler ve üniversite öğrencileri yaklaşık olarak aynı puanları alırken ergen şempanzeler daha yüksek puanlar alıyor ve rakamların konumlarını çok daha büyük bir doğrulukla hatırlıyorlardı.

Ahtapot: Dar alanlara girip çıkmaları, kavanoz kapaklarını açmaları, sorunları çözmek için nesneleri manipüle etmeleri, balıkçıların tuzaklarından yengeç çalmaları ve hatta akvaryum tanklarından kaçmalarıyla ünlü bir türle karşı karşıyayız. Bu sekiz kollu kafadanbacaklılar, omurgasızlar arasında yalnızca en büyük beyin-vücut boyutu oranına sahip değil, aynı zamanda birden çok beyne de sahip olmalarıyla dikkat çekiyor. Merkezi bir nörolojik organ ve her kolda bir “mini beyinleri” var. Ahtapotlarda zekâ göstergesi pek çok örnek söz konusu: Dışarıdan gelen bilgileri hızlı bir şekilde algılayabiliyor ve bunlara tepki verebiliyorlar; mesela kendilerini kamufle etmek için aniden renklerini ve desenlerini değiştiriyorlar. Bu da üstün bilişsel yeteneklere işaret ediyor. Pasifik ahtapotuyla ilgili 2010’da yapılan bir araştırma, tek tek insanları bile tanıyabildiklerini ortaya çıkarıyordu. (Bireylerin tanınması, güvercinlerin de paylaştığı bir zekâ belirtisi.)

Domuz: Domuzların zekâsı, primatlar, kemirgenler ve kuşlar kadar kapsamlı bir şekilde incelenmese de bugüne kadar yapılan analizler, bazı testlerdeki performanslarının yunuslarla aynı seviyede olduğunu gösteriyor. Sözgelimi 2009’da yapılan bir araştırma, sekiz domuzdan yedisinin aynadaki nesnelerin yansımalarını işleyebildiğini ve bu bilgiyi duvarın arkasına gizlenmiş yiyecekleri bulmak için kullanabildiklerini ortaya koyuyordu. Domuzlar, nesneleri farklı özelliklere göre ayırt edebiliyor ve seçimlerini zaman içinde hatırlayabiliyor. Bu da uzun süreli hafızaya işaret ediyor. Ayrıca farklı seçeneklerle sunulduğunda arzu edilen yiyeceğe nasıl daha kolay ulaşılabileceğini bulmak için hangi anıların önemli olduğuna öncelik verebiliyorlar. Domuzların insanlara karşı empati duyabildiği bile gözlemleniyor. Ayrıca labirentleri çözebildikleri ve sembolik bir dil öğrenebildikleri de biliniyor.

Fil: Bir filin beyin korteksinde bir insan beyni kadar nöron var. Hayvan zekâsının önemli bir göstergesi olan mükemmel uzun süreli hafızalarıyla da ünlü olan bu canlılar, pratik problemleri de çözebiliyor.
2010 yılında yapılan bir çalışmada, Asya fili Kandula, büyük bir plastik küp gibi nesneleri yiyeceğin yanına iterek ve ardından küpü bir basamak olarak kullanarak yüksek bir daldaki yiyeceğe nasıl ulaşılacağını gösteriyordu. İyi bilinen başka bir deney ise fillerin iş birliği ihtiyacını kavrayabildiklerini ve ortak bir hedefe ulaşmak için davranışlarını değiştirebildiklerini ortaya koyuyor. On yıllardır filler üzerine yapılan sosyal grup gözlemleri, farklı fil nesilleri arasında, ekolojik bilginin anaerkillerden genç bireylere aktarıldığı sıkı ilişkileri de gün yüzüne çıkarıyor. Bir diğer zekâ işareti ise aynada kendilerini tanıma yetenekleri. (Buna karşın köpek ve kedi gibi diğer birçok hayvan, yansımalarının başka bir hayvan olduğuna inanıyor ve buna göre tepki veriyor. Tabii ki bu onları zekâdan yoksun kılmıyor.)
Yazıyı yazarken hangi kaynaklardan faydalandık?
interestingfacts.com/most-intelligent-animals/YkuRq1m3LQAHz-Sq
cbsnews.com/pictures/natures-5-smartest-animal-species/
uk.whales.org/whales-dolphins/how-intelligent-are-whales-and-dolphins/