
Kanalistanbul havza çalışmasından görünüm (MAD)
İsimden başlayalım mı, enteresan bir isim “Mekanda Adalet” Nasıl doğdu bu isim? Ve kimler ne vesile ile bir araya gelip bu derneği kurdular?
Mekanda Adalet Derneği (MAD) şehir ve kırsal alanlarda daha adil, çevreci ve demokratik süreçlerin geliştirilmesine odaklanan bir dernek. 2016’da kurulduk ve bu süreçte disiplinlerarası bir yaklaşımla nitelikli, yenilikçi ve kamusal bilgiyi üretmeye, biriktirmeye ve paylaşmaya çalışıyoruz. İstanbul ve çevresinde sıklıkla göz ardı edilen mekânsal gerçekliklere odaklanan ve yürüme, katılımcı araştırma gibi yöntemleri kullanarak çalışan bir grup eylem araştırmacısının başlattığı bir araştırma kolektifi, kuruluşumuza ilham kaynağı olmuş durumda. 1999 Gölcük Depremi sonrası ortaya çıkan taban hareketleri ve kiracı depremzedelerin uzun süren konut hakkı mücadelesi de kuruluşumuzun arkasındaki önemli dinamiklerden biri.
Niçin böyle bir dernek kurma fikri oluştu, ne amaçlanıyor?
MAD olarak birçok farklı deneyim ve soruların birleştiği bir platform olarak doğduk. Temel amacımız, mekânda adalet kavramını hem analitik bir çerçeve hem de toplumsal bir mücadele alanı olarak ele almak ve bu doğrultuda çalışmalar yapmak. Mekânda adaletsizliklerle mücadele etmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Özellikle inşaat ve hafriyat öncelikli politik ekonominin dayattığı düzene karşı çıkan yerel topluluklar, taban hareketleri ve aktivistlerin taleplerini ve adalet arayışlarını merkeze alıyoruz. Çevre adaleti faaliyetlerimiz, toplumun her kesimi için daha sağlıklı ve adil bir yaşamın bir zorunluluk olduğu yaklaşımına dayanıyor. Artan çevresel sorun ve buna karşı oluşan taban hareketlerini belgelemeyi, çevresel sorunların diğer toplumsal meselelerle bağını göstermeyi, çevresel sorunlarla mücadele edenlerin sesini yükseltmeyi ve şu an içinde bulunduğumuz ekolojik krizle başa çıkmak için kullanışlı kavramlar ve yöntemler geliştirmeyi hedefliyoruz. Disiplinlerarası bir yaklaşımla, mekâna dair yenilikçi ve kamusal bilgiyi biriktirip, üreterek ve paylaşarak bu amaca hizmet etmek istiyoruz. Kuruluşumuzun temelinde, uzun yıllar boyunca akademi ve kent/çevre hareketleri içinde çalışmış olan üyelerimizin deneyimleri bulunuyor.

Derneğin yapısı nasıl? Kimlerden oluşuyor? Çalışma prensipleri neler?
Dernek, gönüllü üyelerden oluşan bir topluluk ve çeşitli disiplinlerden insanları bir araya getiriyor. Derneğin Kentsel Politikalar Programı, Çevre Adaleti Programı, MADakademi Programı ve bu programlarla koordinasyon halinde çalışan bir yaratıcı ekip bulunuyor. Çalışma prensipleri; katılımcılık, demokratik ve şeffaflık üzerine kurulu.
Neler yapıyorsunuz?
Öncelikle, araştırma ve saha çalışmalarıyla elde ettiğimiz bilgileri kitap, rapor, belgesel, video haber ve podcast gibi yayınlarla paylaşıyoruz. YouTube ve Spotify üzerinden MAD video haberlere ve MADpodcast kanalına ulaşmanız mümkün. Aynı zamanda sahada yürüyüşler düzenliyor ve bu sayede mekânsal adaletsizliklere dikkat çekiyoruz. Haritalama çalışmalarımızla, eşitsiz güç ilişkilerini ve adalet mücadelelerini somutlaştırmaya çalışıyoruz. Sosyal medya için video haberler ve belgeseller üreterek de daha geniş bir kitleye seslenmeye çalışıyoruz. İyi uygulamaları teşvik ediyor ve akademik araştırmaları destekliyoruz. Ayrıca veri derleme ve görselleştirme faaliyetleriyle bilgiyi daha erişilebilir hâle getirmek hedefimiz. Tüm bu çalışmalarımızda dayanışmayı önemsiyor ve yerel inisiyatiflerle iş birliği yaparak yerel sorunların çözümüne katkı sağlıyoruz. beyond.istanbul adlı süreli bir dergimiz, ayrıca MADjournal, Olmayan Kent Kartpostalları adlı öykü kitabı ve Salgın Sonrası Ekolojik Manifestolar adlı bir derlemenin aralarında olduğu birçok yayınımız mevcut.

Eğitim, seminer ve atölyelerinizi merak ediyoruz. Güncel olarak neler var ve bunlara kimler nasıl katılabilir?
Bütün güncel faaliyetlerimiz, odak grup çalışması ya da hedef grubu tanımlı etkinlikler olmadığı sürece kamuya açıktır. Bu faaliyetleri MAD’ın sosyal medya hesaplarından ve web sitesi http://www.mekandaadalet.org’tan takip edebilirsiniz.
Çalışmalarınızı hangi ilkeler çerçevesinde gerçekleştiriyorsunuz?
Çalışmalarımızı altı temel ilke çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. İlki, demokratik katılım. Demokratik katılım, mekânda başlar ve sadece uzmanların veya politikacıların değil, tüm toplumun yaşam alanları hakkındaki kararlara katılmasını gerektirir. İkinci ilke kamu yararını yani topluma ait kaynakların ve mekânların özel çıkarlar için kullanılmamasını vurgular. Mekân politikalarının kamu yararı ve toplumsal adaleti güçlendirecek şekilde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Üçüncü ilkemiz, entegre mekânsal yaklaşım. Kenti ve kırsal alanı bir bütün olarak görerek, doğal çevre ile yapılı çevre arasında denge kurulmasını savunuyoruz. Sokak ile mahalle, mahalle ile şehir ilişkilerini güçlendirmenin önemine inanıyoruz. Dördüncü ilke, hemşehri hukukunu vurgular. Bir yerde yaşayanların ve o yere kendini ait hissedenlerin mekânsal erişimini ve kararlara katılımını savunur. Beşinci ilkemiz ise kültürel ve doğal mirası koruma ilkesi. Kültürel ve doğal mirası korumayı, kullanım değerini öne çıkararak ve ekosistemleri muhafaza ederek gelecek kuşaklara aktarmayı önemsiyoruz. Son olarak da çeşitliliğin korunmasını yani farklı yaşam tercihlerinin ve kültürlerin ayrımcılığa uğramaması için politikalar geliştirmeyi önceleriz.
Yürüyüşü çok önemsiyorsunuz. Bu önem nereden kaynaklanıyor?
Çevre ve kent çalışmalarının içinde yürümenin özel bir yeri vardır. Bu pratiği kullanarak mekânla, tarihle, farklı toplumsal gruplarla doğrudan bağlantılar kurabiliriz. Ayrıca, yürüyüşler sayesinde bilgiye aracısız bir şekilde ulaşma imkânı buluruz. Mekanda Adalet Derneği olarak yürüme pratiğini Mekanda Adalet Yürüyüşleri ile İstanbul’un çeşitli bölgelerini deneyimleyerek ve belgeleyerek hayata geçiriyoruz. Bu yürüyüşler, İstanbul’un politik ekolojisini anlamamıza yardımcı olan durakları ve rotaları içeriyor, alanında uzman akademisyenlerle iş birliklerimiz sonucu ortaya çıkıyor. Her yolculuk farklı coğrafi, kentsel ve sosyal koşulları keşfetmeye yönelik bir davet. Yürüyüşlerimizde, fotoğrafçılar, videografçılar ve sanatçılar da yer alıyor; yürüyüş haritaları ve videolar üretiliyor. Bu çalışmalar, İstanbul’un değişen sınırları ve dinamiklerine dair güncel ve yeni bir bakış açısı kazanmamıza yardımcı oluyor.

Kentsel Politik Ekoloji ne ifade ediyor?
Kentsel Politik Ekoloji, şehirlerdeki çevresel faktörlerin ve sosyal dinamiklerin birleşimini inceleyen bir disiplin. Şehirlerdeki ekolojik sorunlarla sosyal ve politik faktörler arasındaki ilişkiyi anlamak ve daha yaşanabilir şehirlerin nasıl oluşabileceğini sorgulamak da bu disiplinin bir parçası.
“İstanbul Yollarında Kentsel Politik Ekoloji Yaz Okulu”nu anlatır mısınız?
MAD’ın oluşumuna katkıda bulunan bir başka ortak girişim, İstanbul Yollarında Kentsel Politik Ekoloji Yaz Okulu deneyimidir, ki bu deneyim geleneksel sınıf içi tartışmaları İstanbul’un farklı bölgelerine yapılan yürüyüşlerle birleştirir. Bu saha deneyimi, eleştirel akademik çalışmaları pratiğe döken, akademik olmayan öğrenme ile araştırma topluluklarını teşvik etmeyi amaçlayan bir yaz okuludur.
Destekçileriniz, paydaşlarınız var mı?
Derneğin kuruluşundan bu yana birçok paydaşı ve destekçisi olageldi. Paydaşlarımız arasında çeşitli dernekler, kooperatifler ve sosyal girişimler yer alıyor. Destekçilerimize ve ilgili oldukları faaliyetlere ise web sitemizden ulaşmak mümkün.
Chrest Vakfı tarafından da desteleniyor musunuz? Benzer misyona sahip gibisiniz. Sanıyorum 2021 yılında bu konu bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmıştı.
Yeni dönemde Chrest Vakfı tarafından desteklenen bir projemiz bulunmuyor. Sivil toplum kuruluşlarının hibe veren kuruluşlarla çalışmalarına dair kamuoyuna yansıyan tartışmaları biz de yakinen takip ediyoruz. Bu bağlamda yaptığımız işleri ve kaynak kullanımımızı kuruluş ilkelerimize bağlı gerçekleştiriyoruz. Burada önemli olan kriterler; kaynak geliştirirken tek bir yere bağımlı kalınmaması, kaynakların çeşitlendirilmesi ve bu konuda tam anlamıyla şeffaf olunması. Karar verme süreçlerinde tam bağımsızlığın vazgeçilmez bir şart olduğuna inanıyoruz. Bu koşulların sağlanmasının ve kamuoyuyla paylaşılmasının da tartışmalara ışık tutacağına inanıyoruz.

Derneğe üye kabul kriterleri neler? Derneğe katılmak için İstanbul’da mı yaşamak gerekiyor?
Derneğe üye olabilmek için mekânda adalet konularına ilgili olmak, dernek faaliyetlerinin bir parçası olarak dernekte bir süre vakit geçirmek ve üyelerimizin referansını almak gerekiyor.
Sivil toplum kuruluşları bu ülkede etkili olabiliyor mu? Siz ne kadar etkili olabildiğinizi düşünüyorsunuz?
Türkiye’deki sivil toplumun durumunu değerlendirirken, farklı insanların ve grupların ne yaptığına bir göz atmak önemli. İnsan hakları savunucuları, dernekler, koalisyonlar, topluluklar, sendikalar, barolar, toplumsal hareketler, insani yardım çalışmaları yürüten örgütler ve daha birçok hak savunucusu ve grup bu kümenin içinde. Bu aktörler, toplumsal sorunları çözme konusunda önemli roller üstleniyor elbette. Hayati meselelerin gündemleştirilmesinde ya da örneğin yoksulluk, yolsuzluk, ekonomik eşitsizlik, ayrımcılık gibi meselelerle mücadele etmede, hak ihlallerini belgelemede, kriz ve afetler sırasında ihtiyaçları karşılamada, hukukun üstünlüğünü desteklemede ve burada sayamayacağımız daha birçok alanda katılımı, hak eşitliğini ve demokrasiyi geliştirme görevi görüyorlar. Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de sivil toplumun etkinliğinin ne yazık ki görece düşük ve üye sayılarının az olduğunu söyleyebiliriz. Bu da demokratik alandaki kısıtlamalarla doğrudan bağlantılı. OHAL dönemi, pandemi sırasında izlenen politikalar ve ifade özgürlüğü önündeki engeller sivil toplumun etkinliği önünde ciddi bir engel oluşturdu, oluşturmaya devam ediyor.
Mesela Duygu Hanım, MAD olarak Akbelen için neler yaptınız ya da yapabildiniz?
Akbelen’deki itirazı ilk günden itibaren takip ettik ve bilgi üreterek destek olmayı hedefledik. Ağustos 2022’de yayımladığımız “Çevre ve İklim Adaleti Çerçevesinde Yerinden Edilme: Kavramlar, Tartışmalar, Vakalar” raporumuzda bir bölüm Milas’ta kömür madenciliği kaynaklı yerinden edilmelere ve İkizköy’e odaklanıyor. (https://mekandaadalet.org/program/cevre-ve-iklim-adaleti-cercevesinde-yerinden-edilme/) Raporun tanıtım etkinliği, İkizköy Çevre Komitesi’nden Nejla Işık ve Deniz Gümüşel’in katılımıyla yapılmıştı. (https://www.youtube.com/live/zaxHyBIFb5w?si=t0_HW4rMOS1XcjoN) Temmuz ayında Akbelen Ormanı’nın korunması talebiyle hazırlanan ortak çağrıyı hazırlayan ve imzalayan sivil toplum kuruluşlarından biriyiz. (https://mekandaadalet.org/akbelen-ormaninin-korunmasi-icin-sivil-toplum-kuruluslarindan-ortak-cagri/)

Önümüzdeki dönem çalışma planınızda neler var?
Önümüzdeki dönemde kentsel politikalar alanında, özellikle adaletsiz kentsel dönüşüm süreçlerine karşı devam eden mücadelelerle dayanışmamızı sürdüreceğiz; havza çalışmalarıyla yerel çevre ihlallerini belgeleyeceğiz; iklim adaleti perspektifiyle sürdürdüğümüz saha araştırmalarını derinleştirmeyi ümit ediyoruz. Sivil toplum örgütleri arasında kalıcı bir ağ oluşturmayı hedefleyen THE:PLACE adlı bir programı yürütmeye devam edeceğiz. beyond.istanbul adlı süreli dergimizle mekânsal adalet konularını farklı yüzleriyle ele alacağız. Ayrıca çeşitli etkinliklerle bir araya gelmenin önemini; kamuya açık, erişilebilir bilginin gerekliliğini vurgulamaya devam edeceğiz.
Teşekkür ederim.
Söyleşi: Zeynep Omay (zeynepomay@gmail.com)
Konuk yazarımızı tanıyalım

Kurumsal İletişim Uzmanı Zeynep Omay, Izmirlife Dergisi’ne söyleşiler hazırlıyor. Daha önce Megalife ve Vourlamag dergilerine de yazdı. Uzak geçmişte Kanal Ege’de haber spikerliği, yakın geçmişte ise TRT Kent Radyo’da, “İzmir’in Renkleri” isimli programın yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendi.