
Bilim insanları daha önce insan kaynaklı iklim değişikliğinin dünya çapında aşırı hava olaylarını nasıl hızlandırdığını ve kaç kat daha olası hale getirdiğini farklı çalışmalarla kanıtlamıştı. Ancak yeni çalışma, genç nesil odağında olaya farklı bir boyut katıyor.
Büyüklerimizin bize “temiz bir Dünya” bırakmadığı ortada. Buna dair bugüne kadarki en somut bulguyu sunan çalışma ise geçtiğimiz günlerde Science dergisinde yayımlandı. Bu çalışma, spesifik olarak genç nesillerin, aşırı iklim olaylarına ne kadar daha fazla maruz kalacağını ölçen ilk çalışma olması açısından tarihi önem taşıyor.
Belçika’daki Vrije Universiteit Brussel’den (VUB) iklim bilimci Prof. Dr. Wim Thiery ve meslektaşları, iklim bilimi ile demografi arasında ilişki kurdukları bu modelleme çalışmalarıyla nesiller arası eşitsizliği gözler önüne seriyor.
Üniversiteye bağlı BCLIMATE araştırma grubunun bulgularına göre, 1960’larda doğanlar, yaşamları boyunca ortalama 4 sıcak hava dalgası yaşarken 2020’de doğanlar için bu sayının ortalama 30’a ulaşması bekleniyor; yani 7,5 kat daha fazla…
Paris İklim Anlaşması kapsamında verilen taahhütler yerine getirilir ve 2100 için öngörülen sıcaklıklar 2,7°C yerine 1,5°C ile sınırlandırılırsa bu ortalamanın 4 katta sınırlı kalacağı tahmin ediliyor. 3.5°C’lik bir ısınma senaryosu altında ise 2020’de doğan çocukları 44 kat daha fazla sıcak hava dalgası bekliyor. Tabii çalışma sadece sıcak hava dalgalarıyla sınırlı değil.
Çalışmaya göre, 2020’de doğan bir çocuk, mevcut taahhütlere dayanan iklim senaryoları altında, 60 yıl önce doğan bir çocuktan iki kat daha fazla orman yangını, 2,8 kat daha fazla nehir taşkını, 2,6 kat daha fazla kuraklık ve yaklaşık 3 kat daha fazla mahsul kıtlığı yaşayacak. Bütün felaketlerin ortalaması alındığında ise yeni neslin, 1960’larda doğanlara göre bütün felaketleri 3 kat daha fazla yaşayacağı ortaya çıkıyor.
Çalışmanın dikkat çeken bulgularından biri de çocukların, özellikle düşük gelirli ülkelerde, yaşam boyu aşırı iklim olaylarına maruz kalma oranlarında orantısız artışlarla karşı karşıya olduğu yönünde. Yani yukarıda bahsettiğimiz oranlar, dünyanın her yeri için aynı değil, dünyanın belirli bölgelerinde daha da yüksek hale geliyor.
Örneğin, Orta Doğu’daki çocukların, o bölgede 1960’larda doğanlardan 10 kat daha fazla sıcak hava dalgası görmesi bekleniyor. 2016’dan bu yana Avrupa ve Orta Asya’da doğan 53 milyon çocuk, mevcut emisyon kısıtlama taahhütleri altında yaklaşık 4 kat daha fazla aşırı iklim olayına maruz kalacakken, Sahra Altı Afrika’da aynı yaştaki 172 milyon çocuk için bu artış, neredeyse altı kat ve hatta 50 kat daha fazla sıcak hava dalgası anlamına geliyor.

“Bu çalışma, bugün 40 yaşından küçük olan insanların, en katı iklim değişikliği azaltma senaryolarında bile eşi görülmemiş bir hayat yaşayacakları anlamına geliyor.”
Prof. Wim Thiery, Vrije Universiteit Brussel (VUB)
Thiery “Sonuçlarımız, genç nesillerin güvenliğine yönelik ciddi bir tehdidin altını çiziyor ve geleceklerini korumak için ciddi emisyon azaltımları çağrısında bulunuyor,” ifadelerini kullanıyor.
Kasım ayında Glasgow’daki İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) bir araya gelecek dünya liderlerinin, diğer birçok bilimsel çalışma gibi bu önemli çalışmanın bulgularını da dikkate alması ve karbon emisyonlarının bir an önce düşürülmesi için harekete geçmeleri gerekiyor.
Bu olası korkunç geleceği göz önünde bulundurursak #FridaysforFuture hareketinin öfkesinde tamamen haklı olduğunu söyleyebiliriz. Aktivist gençler, ses getiren ve geniş katılımlı uluslararası iklim grevleri ve protesto yürüyüşlerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin güvencesi altındaki temel haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle ülkelerinin hükümetlerine dava bile açıyorlar.
Cesurlar, çünkü haklılar.
Haber için hangi kaynaklardan faydalandık?
sciencenews.org/article/children-climate-change-generation-burden-extreme-heat
https://www.statista.com/chart/25877/climate-disaster-increase-new-generation/