
İklim modellemede öncü iki isim ve “karmaşık sistem” teorisyeni bir isim, bu yılki Nobel Fizik Ödülü’nü paylaştı. Bu gelişme, iklim biliminin artan önemi ve insanın iklim değişikliğine etkisi konusunda yapılacak araştırmaların önünü açacak olması sebebiyle büyük önem taşıyor. Yaklaşan COP 26 öncesinde de liderlere önemli bir mesaj veriyor.
Dünya atmosferindeki artan karbondioksit seviyelerinin küresel sıcaklıkları artıracağını öngören temel araştırmalar da dahil olmak üzere Dünya ikliminin öncü bir matematiksel modelini oluşturan iklim bilimciler Syukuro Manabe ve Klaus Hasselmann ile yine iklim bilimini yakından ilgilendiren karmaşık fiziksel sistemleri tanımlama konusundaki çalışmaları nedeniyle Giorgio Parisi, 2021 Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.
Nobel Fizik Komitesi Başkanı Thors Hans Hansson, “Bunlar iki farklı ödül olsa da burada ortak bir tema var. Bu çalışmalar, birlikte anlayabileceğimiz ve öngörebileceğimiz bir şeye yol açabilir” dedi ve ekledi: “Kaotik havayı nasıl kodlayacağımızı bilirsek, gelecekte iklimde neler olacağını da daha iyi tahmin edebiliriz.”

İklim modelleri
Princeton Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Manabe, 1960’larda, Dünya atmosferindeki artan karbondioksit seviyelerinin, yüzeyde artan sıcaklıklara nasıl yol açtığını göstermiş, gezegenimizin ikliminin erken matematiksel modellerini geliştirmişti. Yaklaşık on yıl sonra, Almanya’nın Hamburg kentindeki Max Planck Meteoroloji Enstitüsü’nden Hasselmann, hava ve iklimi birbirine bağlayan bir model oluşturmak için bu çalışmayı geliştirmişti.
Max Planck Meteoroloji Enstitüsü’nden iklim bilimci Bjorn Stevens, “Manabe bize artan karbondioksitin nasıl ve neden küresel ısınmaya yol açtığını gösterdi. Hasselmann ise bunun gerçekleşiyor olduğunu gösterdi,” diyerek ikilinin çalışmalarını özetledi. Stevens ayrıca, enstitünün, bu iki bilim insanının, iklim değişikliği anlayışımızı destekleyen iklim bilimi için ilk Nobel Ödülü’nü almasından heyecanlandığını da sözlerine ekledi.
Almanya’daki Potsdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsü’nden Jürgen Kurths ise Hasselmann’ın alana “dahice katkısının” 1970’lerde Dünya’nın iklimi için ilk “kavramsal modeli” tanıtması olduğunu söyledi. Bu buluş, sadece birkaç değişkenle küresel fenomenleri yakalayan basit bir denklemler dizisiydi. Bu yaklaşım, iklimle ilgili tamamlayıcı bilgiler vermişti. Kurths, “Genellikle kavramsal modelleri simüle etmek için bir bilgisayara ihtiyacınız vardır. Ancak bu çok daha hızlı ve kolay bir yol sundu,” diye belirtti.
Kurths, şu an 89 yaşında olan Hasselmann’ın aktif olarak alanı takip etmeye devam ettiğini ve sahadaki yeni araştırmacıları alışılmadık yaklaşımları denemeye teşvik ettiğini de sözlerine ekledi.
Hasselmann’la doktora sonrası çalışması yapan Edinburgh Üniversitesi’nden iklim modelcisi Gabriele Hegerl ise Hasselmann’ın, “fikir ve coşku dolu harika bir akıl hocası ve amir olduğunu söyledi. Hegerl şöyle devam etti: “Suki ve Klaus’un birlikte seçilmesinden gerçekten çok memnunum. Çünkü ikisi de farklı yollarla büyük katkı sağladı ve onlar iklim biliminin iki devi. Derslerimde halen Suki’nin “atmosferin emilimi ve fiziği” üzerine yazdığı ilk makalelerindeki eski figürleri kullanıyorum ve onun çalışması iklimi ve iklim değişikliğini anlamak için temel teşkil ediyor.”

İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin Genel Sekreteri Sekreteri Göran Hansson’a, “Bu ödülle dünya liderlerine mesaj mı verildi?” diye soruldu. Hansson’un cevabı şöyleydi: “Küresel ısınma, somut bir şekilde bilime dayanıyor. Mesaj budur.”
Gizli düzen
Giorgio Parisi ise kariyerine parçacık fiziği alanında başladı. Ancak araştırması o zamandan beri birçok başka alt alana dokundu. 1970’lerin sonlarında dikkatini birçok nesnenin etkileşimlerindeki gizli, sezgisel ve daha az tahmin edilebilir bir düzen türü keşfettiği “karmaşık sistemler” teorisine çevirdi.
Parisi’nin eski bir öğrencisi ve uzun süredir birlikte çalıştığı Federico Ricci-Tersenghi, “O zamana kadar gözden kaçırılan karmaşık fenomenleri görmenin ve yorumlamanın yolunu açtı,” diye açıkladı. Teorinin, camın yapısı gibi ilk bakışta tamamen rastgele görünen sistemler için bile faydalı olduğunu sözlerine ekledi.
Yale Üniversitesi’nden Dünya ve gezegen bilimcisi ve fizik Nobel komitesinin de bir üyesi olan John Wettlaufer, Parisi’nin araştırmasının altta yatan bozukluğa ve dalgalanmalara baktığını ve ortaya çıkan davranışları öngördüğünü söyledi. Parisi’nin çalışmaları ile Manabe ve Hasselmann’ınkiler arasında derin bir bağlantı da var.
Wettlaufer, İtalyan fizikçinin, karmaşık sistemlerin, mikroskobik bileşenlerindeki düzensizlik ve dalgalanmalardan inşa edildiğini ortaya çıkardığını söyledi. Öte yandan Syukuro Manabe’nin çalışmasını ise “insan kaynaklı bileşenleri alıp onları bir araya getirerek karmaşık bir fiziksel sistemin davranışını tahmin etmek” olarak tanımladı.
Wettlaufer, dalgalanma fenomeninin iklimsel öngörülebilirlik için anahtar olduğunu söyledi: “Ortaya çıkan fenomenlerin, bazen tüm karmaşık fiziksel mekanizmalara bakmayı ve bir tahminde bulunmak için bunları bir araya getirmeyi gerektirdiğini söyleyebiliriz. Karmaşık sistemler teorisi, iklimi anlamak için de büyük önem taşıyor.”
COP 26’ya bir mesaj mı?
Ödülün, Kasım ayında Glasgow’da gerçekleştirilecek olan 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 26) öncesinde gelmesi de büyük önem taşıyor. Parisi, iklim müzakereleri hakkında, “Çok güçlü bir karar almamız ve çok hızlı ilerlememiz aciliyet taşıyor. Gelecek nesiller için çok hızlı hareket etmeliyiz.” dedi.
Ödülü veren Stockholm’deki İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin Genel Sekreteri Göran Hansson’a, Nobel Komitesi’nin ödülle dünya liderlerine bir mesaj gönderip göndermediği sorulduğunda, “Burada söylemek istediğimiz, iklim modellemenin sağlam bir şekilde fiziksel teoriye ve katı fiziğe dayalı olduğudur,” dedi ve ekledi: “Küresel ısınma, somut bir şekilde bilime dayanıyor. Mesaj budur.”
Haber için hangi kaynaklardan faydalandık?