
Uluslararası Enerji Ajansı, karbon emisyonlarının, mevcut taahhütlerle 30 yılda ancak %40 düşebileceğini ve 2050’de net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için 10 yılda 4 trilyon dolarlık yatırım gerektiğini açıkladı. Ajans, bu yatırımların yaklaşık 30 milyon insan için istihdam yaratabileceğini öngörüyor.
2050 yılı için “net sıfır karbon emisyonu” hedefi gün geçtikçe daha çok devlet, kurum ve kuruluş tarafından dile getiriliyor. Paris merkezli Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ise yıllık olarak yayımladığı Dünya Enerji Görünümü rehberinin sonuncusunda, küresel karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik mevcut planların, bu hedefin yalnızca %40’ını karşılayabileceğini rapor ediyor.
Glasgow’da gerçekleştirilecek BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) yaklaşırken IEA, bu açıklamasıyla liderleri somut iklim politikası planları yapmaya çağırıyor. Örgüt, mevcut planlarla net sıfır hedefine ulaşmak için gerekli değişiklik arasındaki farkın “açık” olduğunu ve bu farkı kapatmak için önümüzdeki on yılda 4 trilyon dolar kadar yatırım yapılması gerektiğini ifade ediyor.
IEA İcra Direktörü Fatih Birol, COVID-19 salgınının ağır yükünden paçayı kurtarmayı başaran büyük ekonomilerin, temiz enerji yatırımlarını teşvik etme fırsatını zaten kaçırdığını dile getiriyor. “Pandemiden sonra sürdürülemez bir toparlanmaya tanık oluyoruz,” diyen Birol, raporun kömür kullanımının güçlü bir şekilde arttığını ve karbondioksit emisyonlarında tarihteki en büyük ikinci yükselişi gösteren bölümlerine işaret ediyor.
Özellikle gelişmekte olan ekonomilere, karbon emisyonlarını azaltmaları için daha sıkı taahhütlerde bulunmaları çağrısında bulunan Birol, COP 26’ya katılan daha zengin ülke liderlerinin, özel yatırımcılar üzerinde baskı uygulayarak gelişmekte olan ekonomileri “yeşile teşvik edecek adımlar atmadan” bu hedeflere ulaşılamayacağını da sözlerine ekliyor.
Birol, “Dünya liderlerinin bu noktada bir araya geldiğini ve temiz enerjili bir geleceğe sahip olmaya kararlı olduklarına dair siyasi bir mesaj verdiğini görmek istiyorum,” diyor ve ekliyor, “Eski enerji kaynaklarına, kirli enerji kaynaklarına yatırım yaparsanız paranızı kaybetme riskiyle karşı karşıyasınız demektir. Temiz enerjiye yatırım yaparsanız, güzel kârlar elde edersiniz.”
IEA’nın raporu, net sıfıra ulaşmak için gereken 4 trilyon dolarlık yatırımın %70’inin yükselen piyasalara ve gelişmekte olan ekonomilere aktarılması gerektiğini öngörüyor. Birol, COP 26’da bir araya gelecek liderlerin, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşların bu ülkelerde temiz enerji projelerine öncelik vererek özel sermaye için bir katalizör görevi görmesini “zorunlu bir görev” haline getirebileceğini söylüyor.
Söz konusu uyarının, Birleşik Krallık ve Avrupa’nın çok yüksek petrol fiyatlarıyla boğuşurken gelmesi de ayrıca önem taşıyor. Çünkü bu oynaklık, tüketiciler için kış maliyetlerini artırma, fabrikalar için kapanma ve gıda ile perakende için baskı altındaki tedarik zincirlerini bozma tehdidi oluşturuyor.
İçinde bulunduğumuz kriz, fiyat oynaklığına maruz kalan fosil yakıtlara bel bağlama tehlikesinin yanı sıra bölgenin hâlâ büyük ölçüde petrole bağımlı olduğu ve yenilenebilir kaynakların henüz enerji ihtiyaçlarını karşılayamadığı gerçeğini net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Birol, enerji fiyatlarındaki mevcut krizin, temiz enerjiye geçiş çabalarından kaynaklandığı yönündeki son iddiaları “yanlış ve yanıltıcı” olarak nitelendiriyor ve temiz enerjiye geçişteki şokların tüketiciler tarafından daha az hissedileceğini ifade ediyor.
1973’teki petrol krizinin ardından büyük ekonomiler tarafından kurulan IEA, net sıfıra doğru “yetersiz ilerlemeye” rağmen hedefe ulaşmak için gereken ekstra yatırımın çoğunun nispeten kolayca yapılabileceğini savunuyor.
IEA, emisyonlarda gereken azalmanın %40’ından fazlasının, verimliliği artırmak, gaz kaçağını sınırlamak veya halihazırda ucuz ve verimli oldukları yerlerde rüzgâr veya güneş enerjisi kurmak gibi “kendilerini ödeyen” yatırımlardan gelebileceğini ifade ediyor.
IEA ayrıca net sıfırın potansiyel ekonomik fırsatlarına da işaret ediyor. Mevcut emisyonları azaltma taahhütlerinin, ilk aşamada yaklaşık 13 milyon kişiye istihdam yaratacağını ve hedefe ulaşmak için önlemleri artırmanın ise bu rakamı ikiye katlayacağının da altını çiziyor. Güneş panelleri, lityum iyon piller ve elektrolizör gibi gerekli yatırımların yılda 1 trilyon doların üzerinde bir pazar yaratacağı belirtiliyor.