
Her yere yol yapmayı bir meziyet zannediyoruz. Ancak şehirlerarası yolculuk yaptığımız otoyollar, yaban hayatını parsellere bölüyor ve yüz yıllardır bu bölgelerde yaşayan hayvanlara mezar oluyor, bunlara soyu tükenmekte olan hayvanlar da dahil…
Yiyecek veya yuva bulma ya da çiftleşme amacı taşıyan milyonlarca hayvanın, karşıdan karşıya geçmeye çalışırken yollardaki araçlar nedeniyle öldüğü biliniyor.

Nottingham Trent Üniversitesi’nde yol ekolojisi üzerine çalışan doktora adayı Lauren Moore, bazı hayvan popülasyonlarında tüm ölümlerin %80’e yakınının araç çarpmalarından kaynaklandığını ve incelenen türlerin üçte biri için bu kazaların hastalık ve avcılıktan bile fazla ölüme neden olduğunu ortaya koyuyor.
Dünya çapında 69 türden 150 memeli popülasyonuna ilişkin yayınlanmış verileri toplayan ekip, yol ölümlerinin popülasyonların yapısını, üremeyi ve soylarını sürmelerini bile etkilediğini belirtiyor.
2020’de Portekiz’deki Aveiro Üniversitesi’nden Clara Grilo ve meslektaşlarının, Avrupa’daki yol ölümlerine yönelik araştırması ise Avrupa otoyollarında her yıl 194 milyon kuş ve 29 milyon memelinin bu sebeple öldüğü sonucuna varıyor. Benzer hesaplamalar, ABD’de de her yıl 350 milyondan fazla omurgalı hayvanın yollarda öldüğünü gösteriyor.
İnsanlar için de tehlikeli
Bu durumdan insanlar da etkileniyor. Otoyoldaki yaban hayvanlarına çarpan veya çarpmaktan kaçınmaya çalışan sürücüler -özellikle de motosiklet sürücüleri- kaza yapıyor ve ölümcül kazaların %5’i hayvanlarla çarpışmadan kaynaklanıyor. Bu oranın %42’sini ise hayvanlara çarpmaktan kaçınmak için direksiyonu kırmaya çalışanlar oluşturuyor. Peki ama çözüm ne?
Tüm bu hayati riskleri önlemek için geliştirilen “yol ekolojisi” terimi, peyzaj ekolojisti Richard T.T. Forman tarafından 1998’de ortaya atılmış durumda. Forman, insanların ve doğanın karada nasıl iç içe geçtiğini, mekânsal kalıplarla ilişkilendiren çalışması nedeniyle peyzaj ekolojisinin kurucusu olarak anılan bir isim.
Kökleri ekoloji, coğrafya, mühendislik ve şehir planlamacılığına dayanan yol ekolojisi, temel olarak yaban hayatını ve dolaylı yoldan insanları koruma amacı taşıyor. Özellikle de yeşil (ekolojik) köprüler kurulması, en etkili yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
Buna göre hayvanların karşıdan karşıya geçmelerini sağlayan doğal bir peyzaj tasarımıyla ekolojik bir koridor oluşturuluyor. Bu koridorları en basit anlatımla, “iki doğal alanı birbirine bağlayan yeşil bir üst geçit” gibi düşünebilirsiniz.
Bu sayede hayvanlar eş, yuva ve yiyecek ararken ve göç ederken bu yolları kullanıyor; hem hayvanların hem de insanların yol kazası sebebiyle ölmesinin önüne geçiliyor.
ABD’den Avrupa’ya dünyanın birçok yerinde başarıyla uygulanan bu yöntem, Türkiye’de de İzmir-Bursa-İstanbul yolunun 336. kilometresinde Manisa’da; Zeytinler-Alaçatı arasındaki İzmir-Çeşme ve Malkara-Çanakkale otoyollarında da uygulanıyor.
Ancak ekolojik köprü kurarken ağaçların kesilmesi veya üst geçidin çorak kalması gibi hatalı uygulamalar da söz konusu oluyor. Bu sebeple uygulamanın, yol ekolojisi üzerine çalışan bilim insanlarının danışmanlığında yapılması zaruri. “Yaptık oldu” anlayışı doğru bir yaklaşım değil.
Trafiğe çıkan araç sayısı ve yaban hayatını parsellere bölen otoyollar günbegün artarken, yaban hayatının ve sürücülerin hayatta kalmasını sağlamak için ülke bazında yol ölümlerine dair derin araştırmalar yapılarak doğru yol ekolojisi uygulamalarının artması gerekiyor.
Yazı: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
Yazıyı yazarken hangi kaynaklardan faydalandık?
sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0966692306001177
researchgate.net/publication/23643632_Road_crashes_involving_animals_in_Australia
scientificamerican.com/article/roadkill-literally-drives-some-species-to-extinction/
Teşekkürler,
Değerli bir yazı.
Açılan her yol özellikle habitat parçalanması balımından önemli bir soruna da yol açıyor.