
Çeşitli çevre topluluklarında “iklim eylem projeleri” üzerine yaklaşık yirmi yıl çalıştıktan sonra sadece yılgınlıkla karşılaştığını belirten Three Squares Başkanı Jaime Nack, iklim kriziyle kişisel olarak mücadele etmenin 5 yolunu sıralıyor.
Buzulların erime hızı, deniz seviyelerinin yükselmesi ve atmosferdeki endişe verici karbon emisyonu artışı yadsınamaz bir gerçek. İklim krizinin farkında olmakla kalmayıp ayağa da kalkan gençler, bu ve buna benzer birçok sebepten ötürü sokağa dökülmüş durumda. Çoğu insan harekete geçme konusunda belki de ilk defa bu kadar istekli. Bununla birlikte, iklim krizinin ağırlığı, özellikle çevre alanında çalışmayanları uyuşukluğa sevk ediyor olabilir. Ancak atılması gereken basit adımların net bir yol haritasıyla ortaya konulmasıyla bu atalet aşılabilir.
Dünyadaki çeşitli topluluklarda yaklaşık yirmi yıl iklim eylem projeleri üzerinde çalıştıktan sonra, bu ataleti ilk elden gören Three Squares Başkanı Jaime Nack, “İklim krizine karşı ben ne yapabilirim?” sorusunu sorarak iklim değişikliğiyle mücadele için başlangıç niteliğinde bir yol haritası sunuyor.
Harekete geçmenin birçok yolu olduğunu ortaya koyan Nack, etki alanımıza erişimin kritik unsur olduğunu söylüyor. Etki alanımız kişisel (sosyal ve aile ilişkileri), toplumsal (şehir ve yerel kuruluşlar), işyeri (öğrenciler için iş ortamı veya kampüs ortamı), endüstri (meslek kuruluşları) ve küresel alanlarla (sosyal alan) birlikte medyaya ulaşma ve küresel bağlantılardan oluşuyor.
Nack, bu ağları aktif hale getirmek ve zamanımızın en büyük zorluğu olan iklim değişikliğiyle mücadelede bir rol oynamak için atılabilecek beş kişisel adımın ana hatlarını sunuyor.
1) Tartışmaya başlayın
Araştırmalar, ortalama bir bireyin her gün yaklaşık 35.000 karar verdiğini gösteriyor. Bu kararların küçük bir yüzdesine bile iklimsel bir eylemi adapte ettiğinizi düşünün: Ne yemeli? Nerede alışveriş yapmalı? Ne satın almalı? Nerede çalışmalı? Hangi siyasi adaya oy verilmeli? Bu açıdan seçimleriniz önemlidir. Zira günlük olarak etkileşime girdiğiniz sanal ya da gerçek insanların eylemlerinizi izlediğinizi bilin.
Karar verme sürecinize iklim krizini adapte ettiğinizde diğerleri de bunu fark eder. Tartışma başlar ve kararınızın etkisi büyüdükçe büyür. Şirketler de sizin kararlarınızı takip eder. Bununla birlikte hepinizin akran grupları var; verdiğiniz her iklim dostu kararla, bu gruplar arasında neden elektrikli araç kullanmayı seçtiğiniz, neden şirketinizde bir karbon tarafsızlık taahhüdü uyguladığınız veya neden temiz bir teknoloji firmasından ürün almaya karar verdiğinizi tartışmaya başlamış oluyorsunuz.
2) İlişki ağınızın farkına varın
Sizin için özellikle önemli olan bir iklim sorunu var mı? Ağınızdaki biri bile değişimi etkileyecek etkiye veya güce sahip olabilir. Ağınızdaki insanlar, tıpkı günlük kararlarınızı izlediği gibi bir endişe duyduğunuzda da sizi dinler. Siz farkında olmasanız da kararlarınız ilişki ağınıza etki eder.
Sıklıkla, sürdürdüğümüz ilişkiler ağının değerinin farkında bile olmayız. Çevresel bir zorluğun farkına varmanıza rağmen gerekli değişikliği gerçekleştirecek bir pozisyonda değilseniz bile karar verici bir kişiyle bağlantınız olabilir. Konuşun ve başkalarına karşı harekete geçin; kitleleri etkilemek için bir ulus lideri veya ünlü olmanız gerekmez.
3) Yerelden küresele politik durumu iyi tanıyın
Politik durum bir bölgeden diğerine büyük farklılıklar gösterebilir. Çevreye zarar versin ya da vermesin mevcut politikalar hakkında ne kadar çok şey öğrenirseniz, düzenlemelerin ve mevzuatın temiz teknolojinin benimsenmesini desteklemede ne kadar kritik rol oynayabileceğini o kadar iyi anlarsınız.
4) Başkalarının sesini yükseltin
Paris Anlaşması ile dünya, bir araya gelmeye ve her milletten liderlerin birleşmesine tanık oldu. Bu tür bir kamu taahhüdü, devlet dışı aktörleri hırslarını artırmaya ve benzer taahhütlerde bulunmaya teşvik etti. Bu nedenle, pek çoğu Paris’in kırılma noktası olduğunu savunuyor. Paris, ülkelerin emisyonlarının sorumluluğunu aldıklarını ve diğerlerinin de aynı şeyi yapabileceklerini ve yapmaları gerektiğinin sinyallerini verdi.
Ancak, hikâye Paris’te bitmedi. Greta Thunberg, Davos’taki kameraların dikkatini çekince, yetişkinler de seslerini yükselterek sokaklara döküldü. Greta’nın hareketi yeni seslerin yükselmesine izin verdi ve güçlü pozisyonlarda olanlar arasında bağ kurdu. Topluluğunuzdaki “Gretaları” aramak ve seslerini yükseltmek önemlidir.
Ayrıca, eğer topluluğunuzda toprakla yakın yaşayarak bilgi toplayanlar ve toprağın hızlı bir şekilde bozulmasını ön saflarda deneyimleyenler varsa onlara kulak verin; uzmanlıkları, güçlü bir platformda, gerçekten dönüştürücü çözümler oluşturabilir.
5) Yolculukta ortak hareket edin
Evet, hızlı hareket etmeliyiz. Fakat daha da önemlisi, birlikte hareket etmeliyiz… Hem de aynı yöne. Yolculuğumuzda her birimizin ne kadar uzağında olsak da ortak bir hedef belirlerken birbirimizi ayağa kaldırmalıyız.
Bazıları on yıllardır çevre hareketinde yer alıyor olabilir, bazıları ise geçen hafta izledikleri bir filmden ilham almış olabilir. Oysa her adım önemlidir. İster büyük ister küçük olsun, başkalarının olumlu çabalarını desteklemeliyiz.
İklim kriziyle mücadele etmek ve sağlıklı bir gezegen için ortak bir hedefe yönelik dayanışma içinde bir çalışmayla mümkün olduğunca çok insana ihtiyacımız var.
Peki siz halen neyi bekliyorsunuz?