
Yorulmak bilmeyen bir kuş bilimci, üstün yeteneklere sahip bir ressam ve milyonlarca kişi için iyi bir öğretmen; 11 yaşından ölümüne kadar 4.500’ün üzerinde kuş gözlemi yapan ve dünyaca ünlü kuş gözlem rehberi “Field Guide to the Birds” ile dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca kuş gözlemcisine ilham veren Roger Tory Peterson’la tanışın.
Yazı: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
“En çok hangi kuşu seviyorsun?” sorusu, hangi kuşa baksa güzelliğin ta kendisini gören doğa bilimci Roger Tory Peterson için şüphesiz yersiz bir soruydu. Soruyu soranı pişman ediyordu: “Size göre akbabalar çirkindir ama tüm artıkları temizlerler ve bu iyi bir şeydir. Tabii gökyüzünde de çok zarif gözükürler.”
Roger Tory Peterson, gelmiş geçmiş en tanınan ornitolog, yani kuş bilimcisiydi. Onu bu üne kavuşturan ise şüphesiz “Field Guide to the Birds” kitabıydı. Bugün birçok farklı isim tarafından benzerleri hazırlanan bu kitap, o gün için kuş gözlem rehberlerinde yaşanan bir devrim niteliğindeydi. Peki ama neden?

(Case Antiques: Lot 95: R. T. Peterson, Field Guide to Birds, 1st State, 1934)
Peterson, saha rehberini; kuşların gaga şekillerinden kanat tüylerine kadar rengarenk ve göze hoş gelen çizimlerinin yanı sıra sade ve anlaşılır bir dille hazırlamıştı. Bu sayede bir amatör bile kuşları hızlı bir şekilde tanımlayabiliyordu. Bu eserden önce hazırlanan kuş rehberleri, sıkıcı bilimsel üslup ve kafa karıştırıcı ayrıntılardan oluşuyor, halkın ilgisini çekmiyordu.
Kuşları şematik olarak bir araya getiren ve benzersiz bir tanımlama sistemi kuran Peterson, ayırt edici işaretleri ve özellikleri vurgulamak için de okları kullanmıştı. Bugün de yaygın olarak kullanılan bu etkili tanımlama sistemi, daha önce kimse tarafından kullanılmamıştı. Peterson’ın kuşları türlerine göre değil, birbirlerine benzerliklerine göre gruplandırması çok beğenilmiş, büyük ilgi görmüştü.
İlgi uyandıran Audubonesque resimler
Zamanını seyahat ederek kuş gözlemi yapmaya ve tam ölçekli kuş portrelerine ayırmayı tercih eden Peterson, yüzlerce Audubonesque resim yaptı. Resimlerinde kuşları ister bataklık ister dağ olsun, doğal ortamlarına yerleştiriyor ve başlı başına zengin ve anlaşılır, bilimsel sanat eserleri yaratıyordu. Öyle ki kitabı açtığınızda kendinizi doğanın içinde buluyordunuz.
Birçok kişinin hayalini süsleyen; tabandan tavana geniş penceresinden doğaya açılan harika bir atölyeye sahipti. Bu atölye, Connecticut’taki yoğun ağaçlıklı bir bölgede, yosun yeşili bir evin ikinci katında yer alıyordu.
Peterson’ın birçoğumuzu heyecanlandıran çalışma alanı, etrafı renkli kalemler ve boya fırçalarıyla dolu kavanozlarla çevrili iki çalışma masası ile iki çizim masasının yanı sıra kitaplığı ve yaptığı resimlerin bir seçkisinden oluşuyordu.

1996’da hayata gözlerini yumana kadar bu atölyede saatlerce zaman geçiren Peterson, sabahları çizim masasına oturuyor, sahadaki gözlem ve karalamalarını burada tuvale işliyordu. Bazen gözü dışarıdaki bir kuşa takılıyor, işi bırakıp onu izlemeye koyuyordu. Tıpkı çocukluğunda yaptığı gibi…
Çocukluktan gelen doğa merakı
11 yaşındayken bir ağacın gövdesinde uyuklayan bir ağaçkakanla karşılaştığında dalıp gitmişti. Neden sonra öldüğünü düşünerek yanına giderek kuşu dürtmüştü. Aniden canlanan ve uçup giden kuşa yaptığı bu dokunuş, doğaya karşı tutkusunu da ateşlemişti. Bu ağaçkakanın hayat yolunu çizeceğinin farkında bile değildi.
Mobilya ticaretiyle uğraşan babası, oğluna seviyor ve onun bir hayalperest olduğunu düşünüyordu; oğlu okuldan eve geç geldiğinde, “Demek yine kuşların peşindeydin,” diye takılıyordu.
Sanatçı yeteneği çocukluktan gelen Peterson, 1922’de bir gazetenin düzenlediği çizim yarışmasına katılarak Kuzey Amerika’ya özgü kelebeklerden Limenitis arthemis çizimi için 2 dolarlık birincilik ödülü kazanmıştı. Tabii bunu kazanırken babasının 5 dolarlık kalemini de mahvetmişti.
Ne şanslıydı ki öğretmenlerinden Blanche Hornbeck, kuşların ve habitatlarının korunması için çalışan Audubon Kulübü’nün üyelerinden biriydi. Bugün de faaliyetlerini sürdüren organizasyona işte böyle adım atmıştı. Peterson, buradan ufak bir meblağ karşılığında, incelemek ve renklendirmek için bir dizi Audubon kuş broşürü alıyordu. Audubon’la derin ilişkileri böyle böyle gelişmeye başlayacaktı.
Kuşlara o kadar kapılmıştı ki gittiği her yerde onları izliyordu. Bir kamera alabilmek için The Jamestown Morning Post için teslimatçı olarak çalışmıştı. Makineyi aldıktan sonra da 15 taşra kuşu türünü fotoğraflayacaktı.

Gençliğinden yaşlılığına yorulmak nedir bilmeyen doğa meraklısı
(Christopher Zajac’ın fotoğraf arşivinden)
Kuş yuvadan uçuyor
Roger’a yaşadığı yer küçük gelmeye başladı. Daha sonra tanınan bir isim haline gelecek arkadaşı William Vogt tarafından cesaretlendirilerek 1927’de evden ayrıldı ve önce New York’taki Sanat Öğrencileri Birliği’nde, daha sonra 1929’da Ulusal Tasarım Akademisi’nde sanat çalışmalarına başladı.
Peterson o dönemde çizime yaklaşımında, ünlü bir yaban hayatı ressamı olan Louis Agassiz Fuertes ve tanınmış bir kuş bilimci olan Ludlow Griscom’dan etkileniyordu. Yıllar geçip ilk saha rehberi başarılı olduktan sonra Audubon Derneği’nin kadrosuna katılmak üzere New York’a dönen Peterson, orada dokuz yıl boyunca Audubon Magazine’in hem eğitim direktörü hem de sanat editörü olarak çalıştı.
Dünya Savaşı yılları gelmiş çatmıştı. Savaşın sonuna doğru Hava Kuvvetleri tarafından ölümcül kimyasal DDT’yi incelemek üzere görevlendirilen Peterson, gözlemlerinin ardından DDT’nin yasaklanması için yıllar boyu çağrıda bulunan aktivistler arasındaydı. DDT’nin kullanımının yıllar sonra 1972’de yasaklanmasındaki etkisi de büyüktü.
Doğa gözlemi için on binlerce kilometre tepti
Peterson, 1953’te İngiliz doğa bilimci James M. C. Fisher’la birlikte, çoğu ABD’de olmak üzere 160.000 kilometrelik bir yolculuğa atılmıştı. İkili, Newfoundland’dan yola çıkmış, güneye Appalachian yaylaları boyunca Doğu Kıyısı’ndan Florida Keys’e, ardından Meksika’ya, sonra kuzeye, Pasifik Kıyısı’ndan Alaska’ya doğru ilerlemişti.
Peterson bu süreçte ABD’de 572 kuş türü ve Meksika’da ek olarak 65 kuş türü görmüş ve kaydetmişti. İkili daha sonra 1955’te Houghton Mifflin tarafından yayınlanan “Wild America”yı birlikte yazacaktı.
Peterson, bir dünya gezgini olarak öyle bir üne sahipti ki Explorer Club tarafından Kâşif Madalyası’na layık görülmüştü. ABD’deki gezinin üzerine Avrupa, Afrika, Galapagos Adaları, Asya, Güney Amerika, Avustralya ve Antarktika’ya seyahat etmişti.
Durmak bilmiyordu, sürekli gözlem yapıyor ve üretiyordu. 1971 yılına gelindiğinde ise saha rehberlerine gerçekçi resimler yapmak için masa başına çekilmişti. Çalışmaları özenli ve titizdi ve ayrıntılara fevkalade dikkat etmesiyle biliniyordu.
Doğa bilimine adanan bir hayat
Peterson, yeryüzündeki kuş türlerinin yaklaşık olarak yarısına denk gelen 4.500 kadar kuş görmüş ve hayata gözlerini yumana kadar her an yeni bir türü gözlemlemek, fotoğrafını çekmek ve çizmek için yanıp tutuşmuştu. Kanatlılar bir sevdaydı onda. Ve bu sevdayı hem ünlü eseriyle hem de verdiği eğitimlerle kitlelere yaymayı amaçlamıştı.
Ancak ilk kitabını zorla bastırdığı 1930’larda, yayıncılar için “yeterli sayıda” insanın kuş yaşamıyla ilgilenip ilgilenmediği konusunda ciddi çekinceler vardı. Yani Peterson, üne o kadar hızlı kavuşmamıştı.
Bugüne kadar milyonlarca satan “Field Guide to the Birds” eserinin temellerini Boston yakınlarında özel bir erkek okulunda öğretmenlik yaparken atmıştı. Ne ki oluşturduğu rehber, birkaç yayıncı tarafından reddedilmişti. Fakat nitelikli iş, hak ettiği değeri her daim bulurdu.
Yayıncı Houghton Mifflin, 1934’te 2.000 kopyadan oluşan -nispeten az sayıda- bir ilk baskı yaparak onun hayatının değişmesine olanak tanımıştı. 2.000 kopya bir hafta içinde tükenmiş, Peterson da daha 25 yaşındayken kuş gözlem dünyasının harika çocuğu oluvermişti.

En çok satanlar listesinde bir kuş gözlem kitabı
The New York Herald Tribune için rehberi gözden geçiren Lewis Gannett, belki de tüm eleştirmenler arasında en ileri görüşlü olandı. O yıl yayımlanan tüm yeni kitaplar arasından sadece bu kitabın yıllar sonra da hatırlanacağını yazmıştı: “Bu faydalı kitap için uzun bir ömür ve birçok baskı öngörüyorum; bu kitap Central Park’ta ve Jones Sahili’nde birçok kişinin elinde yıpratılacaktır.”
Kitap, 1980’e gelindiğinde, üçüncü kez yenilenip yeniden basıldığında, üç milyon kopya satılmıştı. The New York Times’ın en çok satanlar listesine de yabancı değildi ve kuş gözlemcileri Chandler S. Robbins, Bertel Bruun ve Herbert’in rakip “Golden Guide” kitabından sonra bile, kuş gözlemcileri tarafından en çok tercih edilen ve saygı gören eser olmuştu.
Peterson’ın kuş gözlem dünyasında önemli bir noktaya gelmesini sağlayan kitap, 1934’te Amerikan Ornitologlar Birliği’nin Brewster Anma Ödülü’nü kazandı. Neden sonra New York Zooloji Derneği’nin Altın Madalyası da dahil olmak üzere birçok başka ödül daha kazandı; Ulusal Audubon Derneği, Dünya Yaban Hayatı Fonu, İsveç Bilim Akademisi, Fransız Doğa Tarihi Derneği ve Başkan Jimmy Carter’dan alınan madalya ve diğer ödüller bunlardan birkaçıydı.
Orijinal kılavuzların yayımlanmasını takip eden yıllarda Peterson ayrıca çocuklar için yazdığı ve resimlediği “The Junior Book of Birds” de dahil olmak üzere daha yerel içerikli ve spesifik kuş rehberi çalışmaları yaparak alana büyük katkıda bulundu.
Ancak Peterson, kendisini kuş yaşamıyla ilgili kitaplarla sınırlandırmamıştı. Margaret McKenny’yle birlikte “A Field Guide to Wildflowers” kitabını yazdı; kabuklular, kelebekler, memeliler, kayalar ve mineraller üzerine birçok rehber kitabın da editörlüğünü yaptı.

Önce ressam, sonra yazar ve bir doğa bilimci
Yıllar sonra Peterson’a kendisini tanımlaması istendiğinde, “önce bir ressam, sonra bir yazar ve bir doğa bilimci” diyordu. Şu sözler onu iyi özetliyordu: “Kendimi bir sanatçı ve öğretmen olarak görmeyi seviyorum. Akademik değil, görsel yöntemleri kullanan bir öğretmen. Geçmişim temelde bir öğretmen değil, bir sanatçının geçmişini yansıtıyor.”
Peterson, tanımların ötesinde bir adamdı. O bir öğretmen, bir fotoğrafçı, bir film yapımcısı ve dünya gezgini olarak da ünlenmişti. Olgunluk döneminde sık sık bunların hepsini aynı anda yapıyor, hiçbir zaman yorulmuyordu!
Daha çok kuşlar olmak üzere canlı yaşamı hakkında 50’ye yakın kitap yazan Peterson, onlarca başka kitabın daha editörlüğünü yapmış ve daha fazlasına önsöz, tanıtım ve yorumlarıyla katkıda bulunmuştu. Çeşitli dergilere makaleler yazmıştı. Resimleri ve fotoğrafları çok övgü almış ve kuş yaşamı hakkında bildiklerini ve sevdiklerini bu kadar iyi öğretme yeteneğiyle de ödül ve unvanlar kazanmıştı.
Ama kuşlar onun ilk ve son aşkıydı; sığırcıklara “becerisi” nedeniyle hayrandı, mavi alakargaların “çok havalı” olduğunu düşünürdü ve ev serçesinin “ilginç bir kuş” olduğunu söylerdi. Kırlangıç, mor çütre (Kuzey Amerika ispinozu), kardinal kuşu ve alaycı kuşlara dair çocukluktan gelen merakını asla kaybetmemişti. Bu his, Connecticut’taki evinden oldukça uzak ülkelerde egzotik kuşlarla tanıştıktan sonra bile devam etmişti.
“Toplumsal rolü ne olursa olsun kuş severler medeni insanlardır”
Peterson, kuş sevgisini paylaşan insanlarla özellikle ilgiliydi: “İster prens olsun ister halktan yoksul biri, ister ev hanımı ya da çocuklar olsun,” demişti bir keresinde, “amatör de olsa kuş gözlemi yapanlar, kuşlarla ilgilenmeyen insanların çoğundan biraz daha medeni, biraz daha bilinçli olma eğilimindeler.”
Peterson, ömrünü kuş gözlemciliği ve eğitimciliğine adayan bir isim olarak toplumu doğal dünyanın tarihi hakkında bilgilendirme misyonuyla bıkmadan usanmadan çalışmış, 87 yaşında hayatını kaybettiği ana kadar Jamestown, New York’taki Doğa Tarihi Enstitüsü’nde aktif olarak görev almıştı.
Hayatının son döneminde görme ve işitme duyuları keskinliğini yitirse bile kendini zorlamaya devam etmiş, kuşlar hakkında öğrenebileceği ne kadar çok şey olduğu konusunda ısrar etmişti; doğa bilimi tutkusu işte böyle bir şeydi.
Kaynakça
nytimes.com/1996/07/30/us/roger-peterson-87-the-nation-s-guide-to-the-birds-is-dead.html
ctaudubon.org/2020/07/roger-tory-peterson/
rtpi.org/about/about-roger-tory-peterson/
nytimes.com/1993/08/26/garden/in-the-studio-with-roger-tory-peterson-reluctant-earthling.html
connecticuthistory.org/artist-roger-tory-peterson-champions-for-the-natural-world/