
Her ne kadar beton, çelik ve benzinle kaplı bir dünyanın içine doğmuş olsak da özümüz doğada; neslimizin ortaya çıkışından yakın geçmişe kadar hep onun içinde yaşadık. Savrulma ise Sanayi Devrimi’nin başlangıcıyla körüklenen şehirleşmeyle birlikte oldu. Hızla şehirlere yığıldık ve çok değil, bundan 15 yıl kadar önce (2007’de), şehirlerde yaşayan insan nüfusu ilk kez kırsal nüfusun üzerine çıktı.
Bu süreçte yabanda evrimleştiğimizi ve özümüzün doğada olduğunu unuttuk. Doğayı inanılmaz bir hızla tahrip ettik; iklim krizini tetikledik. Günlük hayatta yaşadığımız stres kaynaklı birçok fiziksel ve psikolojik sorunu da biz, kendi tercihimizle özümüzden uzaklaşarak yarattık. Çözüm yolu ise açık; mümkün olduğunca doğaya geri dönmekten geçiyor.
Bilim bize doğaya yakınlaşmamızı öneriyor
Doğayla iç içe olmanın uykuyu iyileştirdiği, stresi azalttığı, mutluluğu artırdığı ve olumsuz duyguları azalttığı, olumlu sosyal etkileşimleri teşvik ettiği ve hatta hayatta bir anlam duygusu oluşturmasına yardımcı olduğu, bilimsel çalışmalarla destekleniyor. Peki ama doğa bize niçin iyi hissettiriyor?
Kendisiyle e-posta yoluyla da olsa tanışma şerefine eriştiğim ve geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden biyolog Edward O. Wilson, 1984’te ortaya attığı “biyofili” hipoteziyle, “doğanın içinde olmanın insana kendini iyi hissettirdiğini” savunuyordu.
Bu iyi hissetme halinin nedenini ise binlerce yıldır iç içe yaşadığımız ağaç, göl ve su yolları gibi doğal ortamların, bize hayatta kalma şansımızı artıracak ipuçları vermesiyle açıklıyor, bu süreçlerin insan beyninin evrimini şekillendirdiğini ifade ediyordu.
Kendisini ölümünün birinci yılında saygı ve sevgiyle anarken, doğayla daha fazla iç içe olmanın sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel sağlıkla da bağlantıları olduğunu ortaya koyan Japon ekoterapi yöntemi shinrin-yoku’nun ne olduğunu, nasıl yapıldığını ve neye yaradığını işleyen mini dosya hazırlamak istedik.

Shinrin Japonca’da “orman”
yoku ise “banyo” demek.
“Orman atmosferinde yıkanmak veya ormanı duyularımızla hissetmek”
1982’de Japon Ormancılık Ajansı Direktörü Tomohide Akiyama, ormanda vakit geçirme faaliyetini tanımlamak için bir terim ortaya atıyordu: Shinrin-yoku. Daha iyi anlayacağımız ismiyle orman banyosu.
Shinrin-yoku deneyimi sırasında ormandaki çeşitli sesler, bitkilerin kokusu, yaprakların arasından sızan güneş ışığı, taze ve temiz hava gibi tüm doğal etkenler bize bir rahatlık duygusu veriyor, stres ve endişemizi azaltıyor, daha net düşünmemize yardımcı oluyor.
Ormanda iyi hissetme duygusunun arkasındaki bilimi yıllardır araştıran ve alanın kurucu isimlerinden kabul edilen Tokyo’daki Nippon Tıp Okulu’ndan Dr. Qing Li, Japonya’da doğan shinrin-yoku’nun “orman atmosferinde yıkanmak veya ormanı duyularımızla hissetmek” anlamına geldiğini söylüyor.
Hem fiziksel hem de psikolojik etkileri olan bu ekoterapi, tempolu yürüyüş ya da koşu içermiyor. Görme, duyma, tatma, koklama ve dokunma duyularımızla doğanın içinde olmak ve onunla bağlantı kurmayı gerektiriyor. Li’ye göre shinrin-yoku, bir köprü gibi; duyularımızı açarak bizimle doğal Dünya arasındaki boşluğu dolduruyor. Ortaya çıkışındaki amaç ise iki yönlü:
- Teknoloji patlamasının yarattığı tükenmişliğine eko-panzehir sunmak,
- İnsanlara, ormanlarla yeniden bağ kurmaları ve korumaları için ilham vermek.

Japonya’da sertifikalı uzmanlar tarafından yaptırılıyor
Türkiye’deki gibi hiçbir yetkinliği olmadan “Ben orman terapistiyim” diyenlere inanmayın. Zihni ve bedeni doğaya maruz bırakarak rahatlatan bir Japon ekoterapi tekniği olan Shinrin-yoku, Japonya’da konuyla ilgili sertifikası bulunan rehberler eşliğinde yapılıyor. Rehberler, bazı paket programlar sunarak katılabileceğiniz etkinlikleri de seçmenizi sağlıyor.
Buna karşın illa Japonya’da olmanıza gerek yok. Kendi kendinize, “sahte bir rehber olmadan” da orman banyosu yapabilirsiniz. Li, dünyanın neresinde olursanız olun, ağaçların olduğu her yerde orman banyosu yapılabileceğini, eğer mümkün değilse bir ormana bile ihtiyacınız olmadığını, nasıl yapılacağını öğrendikten sonra, en yakın parkta veya bahçenizde bile shinrin-yoku yapabileceğinizi ifade ediyor: “Ağaçların olduğu bir yer arayın ve başlayın!”
Shinrin-yoku, genel olarak iki kilometre veya daha az yürüme mesafesinde yaklaşık iki saat boyunca sürdürülen; yavaş ve dikkatli duyusal bağlantı aktivitelerini içeriyor. Bazen günler veya haftalar süren uygulamalar da söz konusu olabiliyor.
Genelde ormanlarda yapılsa da ağaçların olduğu parklar, botanik bahçeleri (arboretum), dere, gölet veya nehir kıyıları da tercih edilebiliyor. Kişinin dışarı çıkması mümkün değilse “iç mekân ekoterapisi” denen uzaktan (mesela ormana bakan bir pencereden) doğal çevre gözlemi de yapılabiliyor.
Peki ama kendi başına shinrin-yoku yapmanın temelleri neler? Makalelerden derlediğimiz belli başlı maddeleri sıralayalım:
Kendi başına shinrin-yoku nasıl yapılır?
- Önce orman banyosu yapacağınız bir yer bulun. Yalnız başına bir doğa parkındaysanız ve “yırtıcı hayvanla karşılaşabilirsiniz” gibi tabelalar varsa dikkatli olmanız gerekiyor. (Eğitimli bir orman terapistiyle çalışacak olursanız da o size uygun yeri zaten buluyor.)
- En önemli kural: Elektronik aletlerinizi kapatın veya sessize alın. Mümkünse evde bırakın.
- Belli bir varış amacınız, pusula veya navigasyon cihazınız olmadan yavaş yavaş yürüyün. Vücudunuz rehberiniz olsun. Sizi nereye götürmek istediğini dinleyin.
- Ormanın gücünü ortaya çıkarmanın anahtarı beş duyunuzda saklı. Dolayısıyla, doğadaki sesler, kokular ve görüntülerle ormanın tadına varın, ormanı kulaklarınızdan cildinize kadar tüm duyularınızla hissettiğinizin farkına varın.
Her seferinde bir duyunuzu kullanın:
- Kuşların cıvıltısını ve ağaçların yapraklarında hışırdayan esintiyi dinleyin.
- Doğanın renklerine ve dalların arasından süzülen güneş ışığına bakın.
- Derin nefesler alırken havanın tazeliğinin tadına varın.
- Ellerinizi bir ağacın gövdesine koyarak dokusunu hissedin. Sonra sırtınızı ağaca yaslayın.
- Parmaklarınızı veya ayak parmaklarınızı akan suya daldırın. Temizse o sudan için.
- Yere yatın ve gökyüzünü izleyin.
- Ormanın kokusunu içinize çekin; neşe ve sakinlik duygunuzu serbest bırakın.
“Artık doğa ile bağlantı kurdunuz. Mutluluğa giden köprüyü geçtiniz,” diyor Li ve ekliyor: “Sakinlik ve rahatlama söz konusu olduğunda, herkese uyan reçete gibi tek bir çözüm yok, yöntemlerin etkisi kişiden kişiye değişir.”
Herkesin kendine uygun bir yer ve etkinlik bulmasının önemine vurgu yapan Li, ormanın etkisinin, ancak ve ancak “kişinin kendisine göre” olanı bulduğunda daha güçlü olacağını söylüyor. Mesela kırsalda mutlu çocukluğunuzu hatırlatan bir yer varsa oraya gitmenizi öneriyor ve ormanda yürüyüş veya duraksamayla geçirilen zaman zarfında nefes egzersizinden bitki gözlemine kadar kişiye göre birçok uygulama yapılabileceğini söylüyor.

Sadece ofis değil, okul stresini de azaltıyor, kan basıncını düşürüyor
Kökleri, Japonya’da doğa-insan ilişkisinin derin olduğu Budist uygulamalara kadar gitse de Shinrin-yoku’nun bilimsel bir yöntem olarak kullanılarak literatüre girmesi, 1980’lere rastlıyor. O günlerden bugüne terapist rehber sayısı artarken, doktorların bunu tedavi yöntemi olarak reçete ettiği vakalar bile görülüyor.
Anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunların yanı sıra günlük hayatta şehir ve ofis hayatının yarattığı bitkinlikten öğrencilerin sınav dönemi streslerine kadar birçok durumda işe yarayabiliyor. Sözgelimi, ofis çalışanları üzerinde yapılan ve Urban Forestry & Urban Greening’de yayımlanan bir araştırma, orman banyosunun kan basıncını düşürebileceğini gösteriyor.
“OUT 177” kod adını verdiği ders kapsamında sınıfındaki öğrencileri ormanda yürüyüşe götüren ve ardından onları sessizce oturmaya teşvik eden eğitmen Elias Miller ise öğrencilerin, orman banyosu yaparak akademik streslerini azalttığını söylüyor.
Depresyon, kaygı, stres ve kan basıncını düşürme gibi etkilerinin dışında Shinrin-yoku’nun görülen olumlu etkileri şu şekilde sıralanıyor:
- Bağışıklık sistemini güçlendirir
- Enerji verir
- Dikkat süresini ve düşünme becerilerini artırır
- Doğayla bağlantı ve güven duygusunu artırır
- Bir kimlik duygusu geliştirmeyi ve sürdürmeyi sağlar
- Kendiniz dışındaki dünyayla ve grup halinde yapılıyorsa dış dünyayla sosyal bağlarınızı geliştirir ve güçlendirir. Gelişmiş topluluk duygusu sağlar.
Yazı: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
Not: Yazıdaki herhangi bir kısmın, kopyala yapıştır yoluyla başka bir mecrada yer aldığı tespit edilirse, daha önce yapıldığı gibi yasal işlem başlatılır.
Yazıyı yazarken hangi kaynaklardan faydalandık?
ourworldindata.org/urbanization
time.com/5259602/japanese-forest-bathing/
japanesegarden.org/2022/08/15/shinrin-yoku/
nationalgeographic.com/travel/article/forest-bathing-nature-walk-health
binghamton.edu/news/story/4017/out-177-hiking-students-alleviate-academic-stress-with-forest-bathing
sciencedirect.com/science/article/pii/S1618866717302017?via%3Dihub
uwlax.edu/currents/what-is-forest-bathing/
researchgate.net/publication/344390611_Effects_of_Shinrin-Yoku_Forest_Bathing_on_Mental_Health