
Dünya’nın en büyük bitkisi bulundu. Hem de yaşıyor. Peki ama ne kadar büyük olabilir? Tahminleri alalım…
Amazon ormanlarındaki devasa bir tropik ağaç mı? Yoksa uçsuz bucaksız Sibirya tundrasındaki başka bir organizma mı? Hayır. Şimdi sizi Avustralya açıklarına götürelim. Burada öyle bir keşif gerçekleştirildi ki yaşadığımız gezegende bir insan olarak ne kadar küçük olduğumuzu bize bir kere daha hatırlattı.
Batı Avustralya Üniversitesi ve Flinders Üniversitesi’nden bir ekip, tam 180 km uzunluğunda, bir başka deyişle “28.000 futbol sahası büyüklüğünde” bir bitki buldular ve bu bitki, “Dünya’nın en büyük bitkisi” olarak kayıtlara geçti. Paylaşmış olduğumuz fotoğrafını ise Rachel Austin çekti.
Birkaç yıl önce Utah’taki 43 hektarlık (0,043 km²) kavak ağaçları (Pando), özdeş genetik özellikleriyle bu unvana layık görülmüştü. Her ne kadar hayvan ya da bitki olmasalar da Oregon’da 9,6 km²’ye yayılan bal mantarları da yekpare organizma olmaları açısından yine “büyük” bir haberdi. Şimdiki bulgu ise tartışmaya yer bırakmıyor.
Bu keşfi yapan bilim insanları, başlangıçta bu bitkinin farklı deniz otlarından oluşan bir çayır olduğunu düşünmüştü. Anladılar ki bu bitki, yekpare bir organizmaydı. Yani bir topluluk değil, başlı başına tek bir organizma, tek bir bitkiydi; tıpkı balkonunuzdaki bir saksı fesleğen gibi. Tabii ki boyutu “birazcık” büyük…
Yaşadığınız ilçeden daha büyük bir bitki
Araştırmacıların bulduğu bu bitki, Posidonia oceanica adı verilen bir deniz eriştesi. İlk tohumun, bundan 4.500 yıl kadar önce Batı Avustralya’daki Shark Bay’de “toprakla” buluştuğu düşünülüyor. Bir başka deyişle, bu bitki yaklaşık 4.500 yaşında.
Düşünsenize, bu tohumun filizlenmesinin ardından 4.000 yıldan daha uzun bir süre geçmiş ve bu süreçte 200 km²’den fazla bir alanı kaplayan devasa bir deniz eriştesi oluşmuş durumda. Bu muhteşem bir şey!
Bu büyüklüğü gözünüzde canlandırmak isterseniz Ankara’nın Çankaya ilçesinin yüzölçümü 268 km² ve İzmir’in Konak ilçesinin yüzölçümü ise 234 km²; bununla birlikte İstanbul’un Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş ilçeleri de dahil olmak üzere birçoğunun sahip olduğundan çok daha büyük bir alandan bahsediyoruz.
Ya ‘tek bitki’ değilse?
İyi hoş ama bu kadar büyük bir bitkinin farklı organizmalardan oluşmadığı, yani bunun farklı bitkilerden oluşan bir çayır olmadığı ne malum? Araştırmanın başyazarı Dr. Elizabeth Sinclair’ın bu soruya bir cevabı var:
“Bir deniz eriştesi çayırında kaç farklı bitkinin büyüdüğünü bulmak için DNA’larını test etmeniz gerekiyor. Biz bunu, Shark Bay’deki Posidonia australis için yaptık.”
Sonuç inanılmazdı, bunun hepsi tek bir bitkiydi!
“Tek bir bitki,” diyor Sinclair, “180 km’lik bir alana yayılarak onu, Dünya’da bilinen en büyük bitki haline getirdi.”
Kaç yaşında olduğu nasıl tespit ediliyor?
Deniz erişteleri, yıllık olarak çiçek veriyor ve okyanus ekosistemlerinde kendilerine yaşam alanı buluyor. Buna benzer organizmalar iki şekilde büyüyor:
- Yeni gen kombinasyonları ve genetik çeşitlilik oluşturmalarına yardımcı olan eşeyli üreme
- Kök ve sürgünler yoluyla yeraltı gövdelerinin genişlemesi.
Deniz erişteleri ikinci yolla büyüyor. Bu sayede yılda yaklaşık 35 cm oranında dışa doğru yayılıyorlar. Proceedings of the Royal Society B’de yayımlanan araştırmanın yazarları, bu oranı kullanarak, söz konusu antik bitkinin en az 4.500 yaşında olduğunu tahmin etmiş durumda.
İklim değişikliğine adaptasyon
Bölgenin “Dünya Mirası Alanı” olarak korunuyor olması, bu bitkinin nasıl bu kadar büyüyebildiğine dair fikir veriyor. Çünkü bu bitkiler, kendi halinde bırakıldığında sağlıklı bir şekilde büyüyebiliyor. Ancak iklim değişikliği her canlıyı olduğu gibi onları da tehdit ediyor.
2010-11 yazında, şiddetli bir sıcak hava dalgası Batı Avustralya kıyı şeridi boyunca kara ve deniz ekosistemlerini stres altına sokarken Shark Bay’deki organizmaların, sıcak hava dalgasında geniş çapta hasar gördüğü biliniyor. Özellikle de mercanların.
Bu deniz eriştesinin her şeye rağmen bu strese adapte olarak iyileşmeye başladığı belirtiliyor. Araştırmacılar, bu organizmanın hayatta kalma ve büyümeye devam etme başarısını, 180 km’lik alan boyunca az sayıda küçük genetik değişikliğe bağlıyor.
Deniz eriştelerinin, kıyıları fırtına hasarından koruduğunu belirten uzmanlar, aynı zamanda büyük miktarda karbon depoladıklarını ve çeşitli türler için yabani yaşam koşulları sağladığını ifade ediyor.
Bununla beraber bu tip deniz canlılarının korunması ve restore edilmesinin, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması ve diğer canlıların stresli koşullara adaptasyonunda hayati bir role sahip olduğunu da ekliyorlar.
Bu haberi hazırlarken hangi kaynaklardan faydalandık?
royalsocietypublishing.org/doi/10.1098/rspb.2022.0538
discovery.com/nature/Giant-Mushroom-Largest-Organism-Ever
smithsonianmag.com/smart-news/pano-one-worlds-largest-organisms-dying-180970579/
Not: Kapak fotoğrafı, Rachel Austin’e aittir. Bilimsel haberciliği amacıyla kullanılmıştır.