
NAe São Paulo gemisinin İzmir, Aliağa'da sökümüne izin verilmesinin yarattığı tehlikeleri, DGD-SEN temsilcisi Ege Demirel'le konuştuk.
Türkiye’de ne çevre ne de insan sağlığı hiçbir önem taşımıyor. Bunun son örneğini, tonlarca asbest taşıyan Brezilya bandıralı NAe São Paulo gemisinin İzmir, Aliağa’da sökümüne izin verilmesinde görüyoruz. Gastro Eko olarak kamuoyunda büyük tartışma yaratan olayı, Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) temsilcisi Ege Demirel’le konuştuk.
Söyleşi: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
- T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan, NAe São Paulo gemisi için “Planlanan söküm işlemlerine ilişkin tehlikeli ya da riskli bir durumun söz konusu olmadığı” açıklaması geldi. Ancak ortada bir tehlike olduğu, birçok otorite tarafından dile getiriliyor ve kamuoyu tarafından da kabul görmüş durumda. NAe São Paulo gemisi niçin tehlikeli?
- Öncelikle, gemi söküm alanındaki sorunların NAe São Paulo gemisiyle sınırlı olmadığını vurgulamakta fayda var. Zira her yıl Aliağa’da birçok gemi sökümü gerçekleşiyor. Örneğin, 2018-2019 verilerine göre Türkiye’de sondaj gemileri ve platformları da olmak üzere toplam 220 gemi sökülmüş durumda. 2016-2021 döneminde ise 714 gemi söküldüğünü belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla NAe São Paulo gemisinin söküm işleminin Türkiye’de yapılması engellense de gemi söküm sektörü hem işçi sağlığı hem de çevre/halk sağlığı açısından tehdit olmaya devam edecek. Zira sektörde iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekliliklerin yerine getirilmediğini ve denetimlerin yetersiz olduğunu biliyoruz. Bu nedenle yaklaşık 60 yıllık NAe São Paulo gemisinin Aliağa’da sökülmesi de söz konusu sorunlara eklenecek. Bu gemide hem işçi sağlığı hem de çevre/halk sağlığı açısından oldukça tehlikeli olan maddeler ve toksikler bulunuyor. Sadece asbest değil aynı zamanda birçok ağır metal de bu gemide. Söz konusu metaller içerisinde çinko, cıva ve kurşun gibi birçok ağır metal yer alıyor. Poliklorlu bileşenler ve poliaromatik hidrokarbon gibi tehlikeli maddeler de aynı kapsamda tehlikeli maddeler içerisinde. Bu bakımdan söz konusu tehlikeli maddeleri içeren NAe São Paulo ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tehdidin boyutunu artıran bir diğer faktör de daha önce değindiğim üzere sektörde işçi sağlığı ve çevre sağlığını dikkate almayan bir anlayışla faaliyetlerin yürütülüyor olması. NAe São Paulo, tıpkı diğer gemilerde olduğu gibi -eğer İSİG önlemlerine uyulmadan ve çevre sağlığını hiçe sayılarak- sökülürse bölgede kanser başta olmak üzere pek çok hastalığın süreç içerisinde işçilerde ve bölge halkında görülmesi tehlikesi var. Aynı zamanda söz konusu maddelerin tarım havzalarına karışması gıda güvenliğini de tehdit ediyor.
- Gemideki asbest miktarı konusunda bilgimiz var mı?
- Asbest miktarına ilişkin bilgileri bu konuda çalışan kimyagerler ve İSİG uzmanlarıyla temas ettiğimizde elde edebiliyoruz. Bu kapsamda biz, NAe São Paulo’da 900 ton civarı asbest olduğunu öğrendik. Aslında bu çerçevede en önemli referans noktamız, bu geminin ikizi olarak nitelendirilen Clemenceau’dur. Zira her iki gemi de yaklaşık aynı yıllarda (1960 ve 1957) ve aynı ülkede (Fransa) üretilmiş. Hemen hemen aynı ölçülerde ve aynı koşullarda üretimi yapıldığı için Clemenceau bize önemli bir kanıt sunuyor. Bu gemide 760 ton asbest olduğu ifade ediliyor.
- Asbest insan ve çevre sağlığı açısından niçin ve ne gibi tehlikeler yaratıyor?
- Asbest sadece işçi sağlığını değil; aynı zamanda çevre sağlığını da ilgilendiren, oldukça tehlikeli sonuçları ortaya çıkarabiliyor. Zira asbest ve diğer tehlikeli maddelerin havaya karışması ve rüzgârla taşınması, söz konusu tehlikeyi ve hastalık riskini artırıyor. Ayrıca asbeste bağlı kanser vakalarının uzun sürelerde meydana geldiği için hemen fark edilemediğini belirtmekte fayda var. Bu durum hem meslek hastalıklarının teşhisi konusunda hem de halk sağlığı açısından çok ciddi bir sorun oluşturuyor.
- Asbestin bertarafı mümkün mü? Aliağa bu prosedüre uyabilecek donanıma sahip mi?
- İSİG’e uygun bir çalışma ortamının yaratılmasıyla, işçilerin koruyucu maske ve koruyucu kıyafetle çalışması ve gerekli denetimlerin yapılmasıyla bu konudaki tehlikenin ve riskin düşeceğini iddia etmek mümkün. Ancak şirketlerin mevcut durumu ve devletin denetim konusundaki eksikleri ve sorunları göz önüne alındığında Aliğa’nın böyle bir donanımı olmadığını söylemek gerekiyor.
- Bu gemi 2017’de Brezilya donanması tarafından devre dışı bırakıldı sanıyorum. Söz konusu gemi Türkiye karasularına girdi mi?
- Hayır. Takip edebildiğim kadarıyla gemi henüz Türkiye’ye ulaşmadı. Sadece geminin resmî kurumlarca işlemleri yapıldı ve ihalesi düzenlendi.
- Girince bir ölçüm yapılacağı söyleniyor. Sonuçların kamuoyuyla paylaşılacağını düşünüyor musunuz?
- Hem ilgili bakanlıkların ve resmî kurumların hem de şirketlerin şeffaf olmayacaklarını ve sağlıklı bir denetim ve ölçümün gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü daha önceki süreçleri ve mevcut gemi söküm sektöründeki çalışma koşullarını dikkate aldığımızda ölçüm ve denetim konusunda oldukça kaygılıyım.
- Gemideki radyasyon değerleri nedir? İnsan ve çevre sağlığı için kılavuz değerleri aşıyor mu?
- Açıkçası bu konuda tam olarak bir şey söylemem mümkün değil. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki, denetimler konusundaki güven eksikliğimiz radyasyon değerlerine ilişkin de net bir bilgiye ulaşmamıza engel oluyor.
- Sökümü, Aliağa’daki işçiler için ne gibi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor?
- Tıpkı diğer gemi söküm işlemlerinde olduğu gibi bu geminin de taşıdığı tehlikeli maddeler nedeniyle işçiler açısından oldukça riskli olduğunu söylemek mümkün. Zira işçilerin çalışma ortamı İSİG’e uygun değil. Koruyucu kıyafet, ekipman ve koruyucu maske konusunda sorunlar olduğunu dikkate aldığımızda işçiler için ciddi tehlikeler söz konusu. Örneğin, mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) ve gırtlak kanseri gibi hastalıklar gemi söküm işçilerinin maruz kalabileceği hastalıklar arasında yer alıyor.
- Aliağa’daki işçiler, tehlikeyle ilgili bilgilendirildi mi? DGD-SEN bu konuda neler yapıyor?
- Aliağa’daki işçilere, söz konusu tehlikeye dair şirket ya da devlet tarafından yeterince bilgilendirme yapıldığını düşünmüyorum. DGD-Sen olarak ise bizler işçilere ulaşmaya çalıştık. Zaten sadece bu gemi açısından değil genel olarak sektöre dair yaşanan sorunlardan dolayı da işçilerle iletişim kurmaya çalışıyoruz. Ayrıca 25 Haziran 2022 tarihinde DGD-Sen olarak İSİG Meclisi’nden akademisyen Aslı Odman’ın ve Kimyager/İş Güvenliği Uzmanı/Asbest Söküm Uzmanı olan Kenan Yıldız’ın sunumuyla Asbest Farkındalık Eğitimi adıyla bir etkinlik düzenledik. İşçilerden de bu eğitime katılım sağlandı. Ayrıca Kenan Yıldız’ın bu kapsamdaki online eğitimine de hem DGD-Sen olarak hem de davet ettiğimiz bazı işçilerle katılım gösterdik. Bunun dışında DGD-Sen hem NAe São Paulo hem de genel olarak gemi söküm sektöründe söz konusu tehlikelerin ortadan kaldırılması adına mücadele ediyor. Sitemizden (https://dgd-sen.org) yayımladığımız yazılarla ve sahadaki çalışmalarımızla bu konuda işçilere ulaşmaya çalışıyoruz. Ayrıca DGD-Sen olarak iş cinayetleriyle ilgili çalışmalar da yapıyoruz.
- Genel olarak Türkiye’de gemi söküm işçilerinin çalışma koşulları ve meslek hastalıkları konusunda neler söylemek istersiniz?
- Öncelikle gemi söküm işçilerinin maruz kaldıkları meslek hastalıklardan öne çıkan bazıları, daha önce belirttiğim üzere mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) ve gırtlak kanseri gibi kanser türleri. Çalışma koşullarına dair ise şu hususları ifade edebilirim: Gemi inşa etmek için birçok tehlikeli maddenin kullanıldığını biliyoruz. Bunlar arasında asbest, polychlorinated biphenyls (PCB) ve tributyltin (TBT) gibi toksik boya ile diğer ağır metaller yer alıyor. Bu maddelerin çoğu yasaklanmış veya kısıtlanmış olsa dahi 30-40 yıl önce üretilen gemilerde söz konusu maddelerin kullanıldığını belirtmek gerekiyor. Ek olarak, yakıldıklarında tehlikeli gaz ortaya çıkaran kimyasalların da tehlike oluşturduğunu göz ardı etmemekte fayda var. Dolayısıyla gemi söküm oldukça riskli bir iş. Bu bağlamda gemi söküm işçilerinin iş ortamı nedeniyle yaralanmaları ya da iş cinayetiyle karşılaşma riski oldukça yüksek. Örneğin, yangın-patlama, kapalı kalma/sıkışma, elektrik çarpması, kablo-halat-zincir kopmaları, asbest lifleri/tozları, ağır toksik metaller, radyasyon, makine ve ekipmanların kötü bakımı, toksik deniz organizmaları, gemideki zararlı böceklerden gelen bulaşıcı hastalıklar, tüberküloz, sıtma ve solunumla bulaşan bulaşıcı hastalıklar göz önüne alındığında işçilerin karşılaştıkları tehditler oldukça ciddi boyutta. Dolayısıyla gemi sökümünde çalışan işçilere iş güvenliği imkânı sağlanması ve gerekli koruyucu malzemelerin temini bir zorunluluktur. Bu konuda deneyimlediğimiz ve gözlemlediğimiz kadarıyla işçilerin sorunlarla karşılaştığını görüyoruz. Bu kapsamda şirketlerin sağlıklı şekilde denetlenmesi ve işçilere İSİG’e uygun çalışma ortamının sağlanması derhal yapılması gereken bir iş. Mevcut duruma bakılırsa işçiler hem çalışma koşulları hem de meslek hastalığı bakımından birçok riske ve tehlikeye maruz kalıyor. Bu bağlamda iş cinayetlerine de değinmek gerekiyor. İşçiler sadece asbestten değil aynı zamanda alınamayan İSİG önlemleri yüzünden de ölüyor. Örneğin, yanma ya da yüksekten düşme gibi sebepler bu açıdan ele alınabilir. Ek olarak havuzdaki kimyasallar boşaltılmadığında patlama oluyor kesim sırasında. Genellikle bu şekilde iş cinayetlerine maruz kalarak hayatını kaybediyor işçiler.
Kapak görseli: Rob Schleiffert
