
Derin okyanus, keşfedilmeyi bekleyen yüzbinlerce türle dolu. Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden bilim insanları da derin okyanustaki yeni türleri keşfederek bilimsel gizemleri çözmeye çalışıyor.
Orta Pasifik’teki Clarion-Clipperton Bölgesi’nin (CCZ) derin düzlüklerinden örnekler toplamak için uzaktan kumandalı bir araç kullanan ekibin 3.100-5.100 m derinlikten elde ettiği bulgular heyecan veriyor.
Daha önce bu bölgedeki canlılar sadece fotoğraflardan incelenirken, bu çalışmada uzaktan kumandalı deniz dibi aracı kullanılması ve potansiyel yeni türleri bilim dünyasına sunması büyük önem taşıyor.

Credit: Bribiesca-Contreras G, Dahlgren TG, Amon DJ, Cairns S, Drennan R, Durden JM, Eléaume MP, Hosie AM, Kremenetskaia A, McQuaid K, O’Hara TD, Rabone M, Simon-Lledó E, Smith CR, Watling L, Wiklund H, Glover AG (2022) Benthic megafauna of the western Clarion-Clipperton Zone, Pacific Ocean. ZooKeys 1113: 1-110. https://doi.org/10.3897/zookeys.1113.82172
Zookeys dergisinde yayımlanan çalışma için toplanan 55 örnekten 48’inin farklı türlerden olduğu belirtiliyor. Makalede yer alan ifadeye göre, bunlardan yalnızca dokuzu bilinen türlere atfedilebilir ve 39 tür, bilim insanları için potansiyel olarak yeni tür niteliği taşıyor.
Bulunan hayvanlar arasında parçalı solucanlar, kırkayaklarla aynı aileden omurgasızlar, denizanası ile aynı aileden deniz hayvanları ve farklı mercan türleri bulunuyor. Örneklerden 36’sı 4.800 metreden daha derin bölgelerde bulunurken, ikisi 4.125 metrede bir deniz yamacında toplanmış durumda. 17 tanesinin ise 3.095 ila 3.562 metre arasındaki bir derinlikte bulunduğu bildiriliyor.
Bilim insanları bulguyu açıklamakta niçin çekinceli davranıyor?
Bentik megafauna, derin deniz ekosistemlerinin işleyişinde önemli bir rol oynuyor ve biyolojik çeşitliliğin önemli bir bileşenini temsil ediyor.
Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden çalışmanın baş yazarı Dr. Guadalupe Bribiesca-Contreras, çalışmanın önemini şöyle ifade ediyor: “Bu araştırma, sadece keşfedilen potansiyel yeni türlerin sayısı nedeniyle değil, aynı zamanda bu megafauna örnekleri bir keşif aracıyla toplandığı için önem taşıyor. Çünkü örnekler ve sahip oldukları DNA verileri olmadan hayvanları doğru bir şekilde tanımlayamayız ve kaç farklı tür olduğunu anlayamayız.”
Müze’nin derin deniz araştırma grubunu yöneten Dr. Adrian Glover ise şunları söylüyor: “Milimetrik boylara sahip makro faunadaki hayvanların, ilgili bölgede son derece yüksek biyolojik çeşitlilik gösterdiğini biliyoruz. Ancak, çok az örnek toplanabildiği için bu hayvanlar hakkında hiçbir zaman çok fazla bilgiye sahip olmadık. Bu çalışma, bu gruplarda da çeşitliliğin çok yüksek olabileceğini öne süren ilk çalışma.”
Ancak bilim insanları, bu keşifleri açıklarken bazı çekinceleri de dile getiriyor. İnsanlar deniz tabanındaki mineralleri sömürmeye daha fazla ilgi gösterdikçe bu tip bulguların, derin deniz madenciliği için potansiyel olarak önemli etkileri olabileceği düşünülüyor. Zira bu bulguların önümüzdeki dönemde birçok canlıyı doğal alanında rahatsız etme potansiyeli var gibi görünüyor.
Haberi yazarken hangi kaynaklardan faydalandık?
zookeys.pensoft.net/article/82172/
oceanexplorer.noaa.gov/multimedia/daily-image/media/20210201.html