
Gelin sizi Ahmet ile tanıştırayım. Hayalleri de kalbi kadar kocaman olan Ahmet ile! Bakmayın yaşının küçük olduğuna, zaman makinesiyle yolculuk yapmak için kendi küçük laboratuvarında onlarca kitabı araştıra araştıra taktı, söktü, çabaladı veee bir zaman makinesi icat etti. Hayır hayır, yanlış okumadın. Üstelik o da ne! Bir de gelecekten gelen yaşlı Ahmet’le karşılaşmasın mı! Yani kendisiyle!
– Sen kimsin?
– Ahmet.
– Ben Ahmet’im. Sen kimsin?
– Ben de Ahmet’im. Ahmet.
– Ne?!
– Ne demek istiyorsun?
– Ben senim Ahmet, gelecekten geldim! Zaman makinesini yapmayı başardın.
Bu, küçük Ahmet ve yaşlı Ahmet’in hikâyesi. Ya da şimdiki sen ile gelecekteki senin… Bir de içinde yaşadığın dünyanın. Timaş Çocuk’un çevre bilinci, umut ve hayal gücü aşılayan en yeni kitabı “Geleceği Kurtaran Makine”, yazar Ali El-Kasım‘ın da ilk çocuk kitabı olarak karşımızda.
Okur kitlesi 4 yaş ve üzeri okul öncesi çocuklar olan kitap, parçası olduğumuz ekolojik dengenin karşısındaki en önemli tehdit olan iklim krizine karşı mücadelede ne gibi sorumluluklarımız olduğunu fantastik bir kurgu içinde anlatıyor.
2123 yılında dünya nasıl bir yer?
Laboratuvarında bir zaman makinesi icat eden küçük Ahmet’in, gelecekten gelen kendisiyle bundan 100 yıl sonraya yolculuk etmesiyle “dünyası değişiyor” ve hatta “dünyası başına yıkılıyor.” Çünkü zaman makinesiyle gittikleri 2123 yılındaki Dünya’da gökyüzünün maviliğinden eser kalmamıştır artık.
İnsanın içini karartan gri rengin hâkim olduğu göğün altında kıyıya vuran balıklarla dolu bir sahil, ormanların yerini alan fabrikalar, plastik atıklardan oluşan tepeler vardır. Hem o gökyüzünde kuşlar da yoktur, hava kirli mi kirli, güneş ışığı yer yüzüne ulaşmakta güçlük çekiyordur.
Tüm bu gördükleri karşısında bir anda boğulduğunu hisseden küçük Ahmet, tüm hayvanların nereye gittiğini sorgularken yaşlı Ahmet, ona durumu izah eder. Yeryüzünün sıcaklığının artmasıyla insanların, hayvanların ve bitkilerin hayatının derinden etkilendiğini, havayı zehirli gaz ve dumanla kirleten fabrikaların nasıl çoğaldığını açıklar. Sonra denizi gösterir.
Plastik kullanımı nedeniyle milyonlarca deniz canlısının öldüğü gerçeğiyle yüzleşir bu defa da küçük Ahmet. Bu korkunç tablo karşısında büyük bir üzüntü duyan çocuk, Dünya’nın sonunun geldiğini anlar. Ancak ondan çok daha deneyimli, görmüş geçirmiş Ahmet, umudun haberini verir. Dünya’nın kurtulması için hâlâ bir ümit olduğunu, bunun için insanoğlunun neler yapması gerektiğini anlatır.
Mesela benzinle çalışan arabalar yerine elektrikli arabaların tercih edilmesini salık verir. Motosiklete binmek yerine bisiklete binmeyi… Atıkların geri dönüşümünün ve ağaçların korunmasının ne kadar önemli olduğundan bahseder… Yapılacak ne çok şey, ne çok iş, ne çok sorumluluk vardır. Yine de Küçük Ahmet’in içi umutla dolar, Dünya’yı nasıl değiştirebileceğini düşünmeye başlar. Hayallerini alır, kalbi büyür, kocaman olur…
Akbelen’i unutma, rant uğruna yapılanları hatırla
Küresel iklim değişikliğini önlemek, keşke Ahmet’in “Geleceğe Kurtaran Makinesi” gibi bir makineyle mümkün olsa… Kitapta yaşlı Ahmet’in verdiği umudun yarısını, gelecekten gelen Nilüfer bana verebilir miydi acaba? Çünkü gitgide ısınan gezegenimizde işler iyice sarpa sarmış durumda.
Evet, hepimize çok sorumluluk düşüyor; küresel iklim değişikliğini önleyebilmek için daha az tüketmemiz, yeşil alanları korumamız, sürdürülebilir tarıma destek olmamız, uçak kullanımını sınırlandırmamız, insanlarla konuşarak farkındalığı artırmamız gerekiyor. Ancak kaçımız bunları yapıyor; kaçımız en basitinden atıkları evinde ayrıştırıyor? Tüm bunlardan bihaber olan milyonlarca insan var.
Çok değil, bundan birkaç gün öncesinde kendi coğrafyamızda rant uğruna gerçekleşen Akbelen orman kıyımını hatırlayalım. Ya da yine güneye inip Phaselis Antik Kenti’nde, Sundance Kamp’ta betonlaşma uğruna yapılan tahribatları ve ülkemizin dört bir yanındaki izinsiz yapılaşmaları gözümüzün önüne getirelim. Burnumuzun ucunda yaşanan doğa katliamları, geleceğin hiç de parlak olmadığını gözler önüne seriyor.
İyi ki kitaplar var
Timaş Çocuk’un, çocukların tabiatla olan bağını güçlendirmesinde ve doğayı korumasında rol oynayacak bu yeni kitabı, dünyanın en önemli sorunlarından birine ses olmasıyla gerçekten de “İyi ki kitaplarım var” dedirtiyor.
Çizer Atife Abdullah’ın usta işi resimleriyle “Geleceği Kurtaran Makine”, umutsuzluğun bittiği yerde umudun başladığı müjdesini de veren hikâyesiyle övgüyü hak ediyor. Kitabın sonunda küçük okurun bilgilenmesi için verilen notlar oldukça faydalı. Ayrıca “Umutla hayal kurma sırası sende!” sayfasında da çocukları bir sürpriz bekliyor. Boya kalemlerini hazır etsinler!
Son söz içinse çok düşünmeye gerek yok. Dünya’yı kurtarmanın yolu kitaplardan, çocuklardan, içimizde hiç solmayan vicdandan ve bilinçten geçiyor. Şimdi harekete geç. Çünkü fazla zamanımız ve bir zaman makinemiz yok.
Yazı: Nilüfer Türkoğlu
nilufer@ajandakolik.com
Bu inceleme de ilginizi çekebilir