
Biyoçeşitliliğin hızla yok olduğunu gösteren raporlar son yıllarda artış gösteriyor. 1970’ten bu yana dünyadaki omurgalı tür sayısında %69, tatlı su türleri içinse %83’lik düşüş söz konusu. Bu veri, sulak alanların ciddi ölçüde tahrip edildiğinin de bir göstergesi.
BM Biyoçeşitlilik Konferansı (COP15) devam ederken, Doğa Derneği’nin de üyesi olduğu Akdeniz Sulak Alanlar Birliği üyelerinden 32 Sivil Toplum Kuruluşu ve araştırma enstitüsü, COP Ramsar 14 öncesi sulak alanların korunması için ortak bir açıklama yaptı.
Göller ve sulak alanların, tarım ve enerji sektöründe “istediğimiz gibi kullanabileceğimiz sınırsız kaynaklar olmadığı” hatırlatılarak, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kayıplarına karşı sulak alanların acilen korunmaya alınması çağrısında bulunuldu.
Gıda güvencesi, iklim değişikliği, su kaynakları ve biyoçeşitlilik kayıpları gibi sorunların daha önce hiç olmadığı kadar kritik düzeyde olduğu günümüzde, sulak alanların korunması ve restore edilmesinin acil bir ihtiyaç olduğunun altı çizilirken, su sıkıntısı gerçeğini kabul edip doğayla olan ilişkimizi gözden geçirmemiz ve su döngüsünü derinden etkileyen davranışlarımızı değiştirmemiz gerektiğine vurgu yapıldı.

Uzun süredir tehdit altında olan sulak alanlar, ormanlardan üç kat hızlı yok oluş oranlarıyla dünyanın en çok tahrip edilen ekosistemleri olarak görülüyor. Bir milyardan fazla insanın ve binlerce canlının hayatı doğrudan sulak alanlara bağlı.
“Doğanın böbreği” olarak nitelendirilen sulak alanlar, kirli suyu temizliyorlar. Devasa birer sünger gibi gittikçe düzensizleşen büyük miktarda yağışı yakalayıp sellerin etkilerini hafifletiyor ve uzun süren güçlü kuraklıklarda nehirlerin akışını destekliyorlar.
Sulak alanların, mutlaka korunması gereken ekosistemler olduğunu söyleyen Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç da Akdeniz’deki sulak alanların mutlak suretle korunması ve bu alanlardaki tüm canlılara yaşam sağlayacak şekilde yönetilmesi gerektiğini savundu.
Kılıç, “Biyoçeşitlilik ve ekosistem kayıplarının daha önce hiç olmadığı kadar büyük olduğu günümüzde, sulak alanların korunması ve restore edilmesi acil bir ihtiyaç. Hükümetler sorumluluklarını kabul edip önlemlerini almalı. Yoksa geri dönüşü olmayacak yok oluşlarla karşı karşıya kalacağız,” ifadelerini kullandı.
Not: Fotoğraflar, Doğa Derneği tarafından paylaşılmıştır.
DOĞA DERNEĞİ SULAK ALANLAR KOORDİNATÖRÜ
BURÇİN YARAŞLI’YLA YAPTIĞIMIZ SÖYLEŞİ DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR