
Beş yıl süren küresel çalışmanın sonuçları, ağaç türlerinin yaklaşık olarak yarısının yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ekosistemin çökmesini önlemek için acil eylem çağrısında da bulunan rapora göre, bu riski yaratan en büyük neden, hayvancılığı da içine alan endüstriyel tarım.
Ağaçlar için bugüne kadarki en kapsamlı küresel sayım, dünyadaki yabani ağaç türlerinin üçte biri ile yarısının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve bu durumun daha geniş bir ekosistem çöküşü riski oluşturduğunu gösteriyor.
Düşüşü tersine çevirmek için acil eylem çağrısı da yapan The Global Tree Assessment (GTA) raporuna göre, endüstriyel tarım ve hayvancılık için ormanların temizlenmesi, ağaç yok oluşlarının açık ara en büyük nedeni.
IUCN’in Kırmızı Listesi’nde kritik tehlikede (CR), tehlikede (EN) ve hassas (VU) kategorisinde yer alan türler doğrudan “tehdit altında” olarak nitelendiriliyor. Bu türler için acil eylem planları yürütülmesi gerekiyor.
Kew, Uluslararası Botanik Bahçeleri Koruma (BGCI) organizasyonunun beş yıllık uluslararası araştırması da 17.510 ağaç türünün “tehdit altında” olduğunu gözler önüne seriyor; bu sayı, tehdit altındaki memeliler, kuşlar, amfibiler ve sürüngenlerin toplam sayısının iki katını buluyor.
Bildirilen rakam, bilinen 58.497 ağaç türünün %29.9’unu oluşturuyor. Ancak risk altındaki oranın daha yüksek olması muhtemel. Çünkü buna ek olarak ağaçların %7,1’lik bir kısmı da neredeyse tehdit altında (NT) olarak kabul ediliyor. %21,6’sı ise yetersiz veri (DD) kategorisinde değerlendiriliyor. Dünya üzerindeki ağaç türlerinin yalnızca %41,5’inin güvenli-asgari endişe kategorisinde (LC) olduğu ifade ediliyor.
Sorun tüm dünyada kendini gösteriyor. Ancak bazı ülkelerdeki türler, diğer ülkelere kıyasla daha fazla risk altında. Gezegenin en fazla çeşitlilik arz eden Amazon ormanlarının da büyük bir kısmına ev sahipliği yapan Brezilya, geniş yapraklı maun, gül ağacı ve Hint kirazı dahil olmak üzere en fazla (1.788) tehdit altındaki ağaç türüne sahip ülke olarak göze çarpıyor.
Ardından Endonezya (1.306) ve Malezya (1.295) geliyor. Bu bölgede en çok tehdit altında bulunan ağaç türleri, dipterocarpaceae, tarçın ağacı, öd ağacı, ramin ve meşe ağaçları olarak gösteriliyor. Dünya’nın en fazla biyolojik çeşitliliğine sahip altıncı ülkesi olan Çin’de (890) ise manolya, kamelya (Japon gülü) ve akçaağaç gibi ağaçlar tükenme riskiyle karşı karşıya.
Madagaskar başta olmak üzere tropik ada ülkelerindeki özellikle abanoz ve gül ağaçları da bu tehditten orantısız bir şekilde etkileniyor. Doğal çeşitlilik açısından nispeten zayıf olan Avrupa’da bile, üvez ağaçlarında endişe verici bir düşüş söz konusu. Kuzey Amerika’da ise daha çok zararlılar ve hastalıklar, dişbudak popülasyonlarında ciddi kayıplara neden oluyor.

Ağaçların sağlıklı bir ekosistemin temel direkleri olduğu biliniyor. Onlar olmadan diğer bitki, böcek, kuş ve memeliler de hayatta kalmak için büyük ekolojik stres altına giriyor. Botanikçiler de ağaçları “doğal ekosistemin omurgası” olarak tanımlıyor. Şimdiye kadar türlerin sadece %0,2’sinin (142 türün) nesli tükenmiş olsa da raporun yazarları, ivme kazanan bir düşüşün, korkunç zincirleme etkileri olabileceğini söylüyor.
Böyle bir çöküş durumunda sadece ekosistem etkilenmiyor. Söz konusu düşüş, insanlar için de refahın sonu anlamına geliyor. Karbon tutma ve oksijen üretimi gibi faydalarının yanı sıra kereste, ilaç ve gıda malzemeleri de bu durumdan doğrudan etkileniyor. Doğal manzara kayıpları da cabası. Daha da önemlisi, bu çöküşün doğal yaşam destek sistemleri üzerindeki dolaylı etkileri.
BGCI’dan raporun baş yazarı Malin Rivers, “Ağaçlar esastır,” diyor. “Jenga kulesi gibi düşünün. Yanlış bloğu dışarı çektiğiniz an ekosistem dağılır.” Aynı zamanda organizasyonun Koruma Önceliklendirme Başkanı olan Rivers, “Bu rakamlara baktığımda, şimdi harekete geçmemiz gerektiği ortada,” diye de ekliyor.
Rapor, ağaçlara yönelik ana tehditleri de oransal olarak sıralıyor: %29 tarım ve %14 hayvancılıkla endüstriyel tarım-hayvancılık ilk sırada yer alırken bunu %27’yle tomrukçuluk, %13’le konut ve diğer ticari altyapı faaliyetleri, yine %13’le yangınlar, %9’la enerji üretimi ve madencilik, %6’yla kâğıt hamuru plantasyonları, %5’le istilacı türler ve %4’le iklim değişikliği takip ediyor.
ABD, Illinois’deki Morton Arboretum’un Başkanı Gerard T. Donnelly, bu kapsamlı raporun koruma faaliyetleri için karar vericilere bir yol gösterici olmasını umuyor: “Dünya üzerindeki ağaçların tehlikede olduğunu açıkça ortaya koyan bu rapor, dünyanın önde gelen ağaç koruma kuruluşları arasında yıllarca süren yoğun araştırma ve iş birliği sonucunda geliştirildi. Ağaçların yok olmasını önlemek için bilimi temel alan daha fazla eyleme rehberlik edecek.”
BGCI, tehdit altındaki türler için korunan alan kapsamının genişletilmesini, en yüksek riskli popülasyonlara odaklanan dikim kampanyaları, daha yakın küresel iş birliği, koruma çabaları için daha fazla fon ve botanik bahçeleri ile tohum bankalarında türlerin desteklenmesi için daha fazla çaba gösterilmesini tavsiye ediyor.
Organizasyon, türlerin ulusal ve küresel düzeyde koruma çabalarını izleyen çevrimiçi bir veritabanı olan GlobalTree Portal’ı da yürürlüğe koyuyor. Rivers, “İlk defa bu kadar net bir şekilde hangi türlerin tehdit altında olduğunu, nerede olduklarını ve nasıl tehdit altında olduklarını biliyoruz. Böylece daha bilinçli koruma kararları verebileceğiz,” diyor ve ekliyor: “Bu türlerin nesli henüz tükenmedi. Onları uçurumun eşiğinden döndürme umudu ve yolları hâlâ mevcut.”