
Görsel: Maksim Goncharenok
Temmuz 2023, tarihteki “en sıcak ay” olarak kayıtlara geçti. Bununla birlikte yine kayıtlı tarihteki en sıcak 10 yılın dokuzu son on yılda yaşandı. İnsan kaynaklı iklim değişikliğiyle birlikte sıklığı artan nemli sıcak hava dalgaları ve aşırı sıcaklıklar, ekosistemleri stres altına sokarken insan vücudunu da direkt olarak etkiliyor.
Aşırı sıcaklık, hava koşullarına bağlı ölümlerin ana nedeni olarak biliniyor. 2003 yılında, Avrupa’daki sıcak hava dalgasından yaklaşık 70.000 kişi ölürken, Nature Medicine dergisinde yayımlanan makale, geçtiğimiz yaz sezonunda Avrupa’da 61.672 kişinin sıcaklıklara bağlı bir hastalıktan öldüğünü ortaya koyuyor.
Uzmanlara göre, 2003’ten bugüne artan önleyici uyum politika ve uygulamalarına rağmen bu ölüm sayılarına ulaşılması korkutucu! Çalışmanın yazarları, Dünya’nın iklim değişikliğiyle birlikte daha da ısınacağının altını çizerken, daha etkili uyum planları olmadan Avrupa’da 2030’a kadar her yaz 68.000 ve 2040’a kadar da 94.000’in üzerinde erken ölümle karşı karşıya kalabileceğimiz konusunda uyarıyor.
Vücudumuz için “iyi” olan sıcaklık
Vücudumuzun iç organlarımızı koruyacağı ve hücrelerin en iyi şekilde çalışabileceği “optimum” iç sıcaklık yaklaşık 36,8°C. Araştırmalar, insan vücudunun sıcaklığa belirli bir noktaya kadar uyum sağlayabildiğini gösteriyor. Bu noktada vücudumuz, iç sıcaklığı güvenli bir aralıkta (genellikle 36-37°C arasında) tutmak için çaba gösteriyor. Artan sıcaklıklar ise başa bela…
Vücut çok ısındığında ise serinlemek için doğal bir süreç başlıyor: Deri altındaki kan damarları genişliyor ve ter açığa çıkığa çıkmaya başlıyor. Terleme sırasında derideki ter bezleri gözeneklerden tuzlu suyu dışarı atıyor, su buharlaşırken ısıyı emiyor ve bizi serinletiyor.
Bu süreçte vücut sistemimiz, aynı zamanda kalbi daha fazla pompalayarak kanı cilt yüzeyine doğru yönlendiriyor; bu nedenle birçok insan, sıcakken kızarmış görünüyor. Bu, kanın ısıyı havaya daha iyi dağıtmasını sağlıyor.
Ancak normalin üzerinde artan nem ve sıcaklıklarla birlikte vücudumuz bu süreçleri yürütmekte zorlanmaya başlıyor, sıcaklığa bağlı hastalık riski artıyor.
Seattle’daki Washington Üniversitesi’nde iklim değişikliği ve sağlık etkileri üzerine araştırma yapan Kristie Ebi, “Vücut, temel sıcaklığını oldukça dar bir aralıkta tutmak için oldukça sıkı çalışıyor,” diyor ve ekliyor, “Eğer ki vücut sıcaklığınızı düşüremezseniz, hücreleriniz ve organlarınız etkilenmeye başlıyor.”
Ebi ve meslektaşları, saygın bilimsel dergi Lancet’te yayımlanan makalelerinde, süreklilik arz eden sıcak hava dalgalarının vücudumuzu baskı altına aldığını ve bunun kalıcı hasar veya ölüme yol açabilecek bir dizi etkiyi tetikleyebileceğini yazıyor.
Bakıldığında sıcak hava dalgaları gün geçtikçe daha nemli hale geliyor. Bu durum da vücudumuzun kendisini soğutma yeteneğini sınırlıyor. Geceler de daha sıcak hale gelince vücut dinlenemiyor.
Kısacası aşırı sıcaklıklar, artan sıcaklığa uyum sağlama yeteneğimizi sekteye uğratıyor. Peki ama aşırı sıcaklık ve yüksek nem vücudumuza neler yapıyor?

Aşırı sıcaklıklar sağlığımızı nasıl etkiliyor?
- Kramplar ve yorgunluk: Sıcaklığa bağlı hastalıkların ilk fiziksel semptomlarından birisi, vücudun her yerinde meydana gelebilecek kas krampları. Bununla birlikte aşırı sıcaklıklar insanın kendisini bitkin hissetmesine de neden oluyor. Çünkü kasların ürettiği ısı miktarını azaltmak için vücut halsizleşiyor ve daha yavaş hareket ediyor.
- Kalp sağlığı: Journal of Applied Physiology’de yayımlanan alan bir araştırma, 34°C’lik hava sıcaklıklarının bile nemli koşullarda kalp atış hızında sürekli bir artışa neden olabileceğini gösteriyor. Nemli havalarda ter, bizi serinletmek yerine cildimize yapışıyor ve kalp, kanı merkezden uzaklaştırarak bunu telafi etmek için daha da fazla çalışmak zorunda kalıyor. Bu noktada kalbin geceleri dinlenmesi, yani gecelerin serin olması gerekiyor. Ancak küresel gece sıcaklıkları gündüz sıcaklıklarından daha hızlı artıyor. Geceler ısındıkça da kalbimiz daha çok çalışıyor. Kalbin daha fazla çalışması, kalbe giden oksijen açısından zengin kan akışını da azaltıyor. Ekstrem durumlarda bu, birkaç saat içinde kalpte oksijen eksikliğine ve sonunda kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Aşırı sıcaklıklar sırasında terlemenin bile riskleri olabiliyor. Sürekli terlerken yeterince su içmezsek vücudumuz susuz kalmaya (dehidrasyon) başlıyor. Dehidrasyon kanı katılaştırabiliyor ve kalbe daha fazla yük bindiriyor.
- Böbrekler: Vücut bir yandan mümkün olduğu kadar fazla sıvı tutmaya çalıştığından idrara çıkma sıklığı azalıyor. Bununla birlikte, artan terleme oranları nedeniyle büyük miktarlarda sıvı kaybı yaşanabiliyor, bu da dehidrasyonun hızla gelişebileceği anlamına geliyor. Dehidrasyon, vücuttaki toksinleri ve atıkları filtrelemek için suya ihtiyaç duyan böbrekler üzerinde baskı oluşturuyor. Açık havada çalışan bazı insanlarda olduğu gibi dehidrasyon vakaları, böbreklere kan akışını da azalttığı için zaman içinde böbrek hastalıklarına yol açabiliyor. Benzer bir durum gastrointestinal sistem için de geçerli.
- Beyin: Aşırı sıcaklığa fazla maruz kalmak aynı zamanda beyne daha fazla kan akışı ve oksijen gitmesine de neden olabiliyor ve bu da potansiyel olarak bayılmaya yol açabiliyor. Yüksek sıcaklıklarda, kan-beyin bariyeri parçalanmaya başlıyor ve böylece istenmeyen proteinler ve iyonlar beyinde birikerek iltihaba neden oluyor; normal işleyişi bozuyor.
- Akciğerler: Hava daha uzun süre sıcak kaldıkça, kalbin yanı sıra vücudun diğer hayati parçaları da daha az dinleniyor. Örneğin akciğerler, kısmen oksijen eksikliğinden dolayı, sıcaklıklarla başa çıkma stresi altında oluyor ve kişiyi çok zor durumda bırakabiliyor. Özellikle kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi kronik rahatsızlıkları olan kişiler ölüme varan riskler yaşıyor. Vücut daha fazla oksijen almaya çalıştıkça nefes alma ağırlaşıyor.
- Uyku düzeni: Uyku düzeninin bozulmasına da ayrıca değinmek gerekiyor. İyi uyku, zihin sağlığından günlük zindeliğe kadar olmazsa olmazımız. Ancak sıcak geceler uykumuzu bölüyor; bu sebeple daha az uyuyoruz, uykuya dalmak daha uzun sürüyor ve daha erken uyanıyoruz. Columbia Üniversitesi’nde iklim riskleri üzerine çalışan veri bilimci Kelton Minor ve meslektaşlarına göre yetersiz uyku, kalp-damar sağlığının kötüleşmesinden kaygı ve depresyona kadar birçok olumsuz etki yaratıyor.
- Psikoloji: Rahatsız edici derecede sıcak ortamlarda bulunmanın saldırgan düşünce ve tavırları beslediği, aynı zamanda keyif ve tatmin gibi olumlu duyguları da azalttığı biliniyor. Sıcak hava aynı zamanda ruh sağlığı krizleri ve intiharlarla da ilişkilendiriliyor.
Sıcaklıklar yükselince ne oluyor?
Söz konusu riskler, vücut kendi iç sıcaklığını sabit tutamadığında artıyor. Bu durumda vücudun temel sıcaklığı tehlikeli seviyelere doğru yükselmeye başlıyor. Bir kişinin vücut sıcaklığı yaklaşık 38°C’ye ulaştığında, güneş çarpması yaşayabiliyor. Güneş çarpması, sıcaklıklara bağlı en ciddi hastalık olarak biliniyor.
Kontrol edilmediği takdirde ise vücut ısısı 40°C’nin üzerine çıkıyor. Bu sıcaklık, hücreleri öldürebiliyor ve organ fonksiyonlarını derinden etkileyebiliyor. Acil müdahale edilmediği takdirde organ yetmezliğine, kalıcı yaralanmalara ve ölüme neden olabiliyor.

Güneş çarpması belirtileri neler?
- Halsizlik ve tükenmişlik
- Baş ağrısı
- Baş dönmesi
- Kafa karışıklığı ve halüsinasyon
- Mide bulantısı
- Ağız kuruluğu
- Kusma
- Bilinç kaybı
- Hezeyan (deliryum)
- Cilt kuruluğu
- Nöbet
Güneş çarpması yaşayan kişiyi soğutmak ve hızlı bir şekilde yardım istemek hayati önem taşıyor. Ottawa Üniversitesi’nde aşırı sıcaklık üzerine alışan araştırmacılarından Robert Meade, “Eğer ‘kişiyi hastaneye mi götürelim yoksa serinletelim mi?’ kararıyla karşı karşıya kalırsanız, ambulans orada olsa bile soğutma öncelikli olmalı,” diyor.
Meade ayrıca şunları söylüyor: “Kişi bu yüksek vücut sıcaklığına ne kadar uzun süre maruz kalırsa, kandaki endotoksin seviyeleri normalin 2-3 katına çıktığında beliren endotoksemi gibi durumlar yaşanabiliyor. Bu durumda gastrointestinal sistemdeki bakteriler kan dolaşımına giriyor. Ölümcül hale gelmesi ise kısa sürüyor. Bu durumda hayatta kalanlar için bile uzun vadeli sağlık komplikasyonları yaşanabiliyor.”

Kendimizi nasıl koruruz?
Neyse ki sıcaklığa bağlı ölümlerin neredeyse tamamı önlenebilir. Peki ama ne yapmalı?
- Yüksek sıcaklık yaşanan günlerde normalden daha fazla su içilmeli.
- Günün en sıcak saatlerinde güneş altında olunmamalı.
- Yoğun fiziksel aktivitelerden kaçınılmalı.
- Varsa klima veya vantilatör açılmalı. Bunlar yoksa halka açık klimalı/soğutmalı bir yerde durulmalı.
- Boyna serin bir havlu koyulmalı; eller veya ayaklar soğuk su dolu kovada tutulmalı.
- Alkol tüketimi azaltılmalı.
Sıcaklıklar en çok kimleri tehdit ediyor?
65 yaş üstü yetişkinler, yeni doğanlar ve bebekler, hamileler, düzenli ilaç kullanan kişiler ve kalp ve akciğer gibi kronik rahatsızlıkları olan kişiler en büyük risk grubu içinde yer alıyor.
Bununla birlikte evsizler ve yoksullar gibi sosyo-ekonomik durumu kötü olan insanlar veya meslekleri sebebiyle açık havada çalışmak zorunda bırakılanlar risk altına girebiliyor. Çünkü günün en sıcak saatlerinde kapalı alanda durma ve kendilerini serinletme imkânları olmuyor.
Nispeten az sayıda ağacın bulunduğu yoksul mahalleler, geceleri de dahil olmak üzere daha sıcak olma eğiliminde olurken, bu durum orada yaşayan insanları da yüksek risk altına sokuyor. Bölge özelinde Güneydoğu Asya gibi daha sıcak ve nemli iklimlerde yaşayan insanlar, başka yerlerde yaşayanlara göre daha yüksek risk altında oluyor.
Yerel ve ulusal yönetimlerden ne talep edilmeli?
Bu riskleri hafifletmeye yardımcı olmak için yerel ve ulusal yönetimler önleyici adımlar atabilir. Atmıyorlarsa da dilekçe vererek taleplerde bulunmayı deneyebilirsiniz. Peki ama ne isteyeceğiz?
- Yaklaşan sıcak hava dalgaları konusunda bölgede yaşayan insanları bilgilendiren erken uyarı sistemlerinin kurulması istenebilir. (Türkiye’de meteorolojinin mobil aplikasyonu uyarıda bulunuyor.)
- Binaları doğal olarak serinleten (beyaz) çatılar talep edilebilir. Örneğin beyaz veya açık renkli boya, ısıyı tutmak yerine yansıtırken üzerinde bitkiler bulunan “yeşil çatılar” suyu buharlaştırarak binaları serinletebilir. (Beyaz çatılarla ilgili yazımızı okumak için tıklayın.)
- Şehirdeki ağaçların artırılması yönünde baskı yapılabilir. Bunun uzun vadede birçok faydası var.
- Sera gazı emisyonlarına katkıda bulunmayı önlemek için temiz enerjiyle çalıştırılan iklimlendirme sistemlerinin kurulması. Çünkü serinlemek için fosil yakıt harcayan sistemlerin kullanılması, bu krizi tırmandırıyor.
Sonuç olarak aşırı sıcaklıklar, toplumu ilgilendiren acil bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle de hamileler, bebekler, kronik hastalıkları olanlar, 65 yaş üstündekiler ve sosyo-ekonomik dezavantaja sahip insanlar gibi savunmasız kesimleri de korumak amacıyla tüm toplumu kapsayan bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Yazı: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
Not: Yazıdaki herhangi bir kısmın, kopyala yapıştır yoluyla başka bir mecrada yer aldığı tespit edilirse, daha önce yapıldığı gibi yasal işlem başlatılır.
Dosyayı hazırlarken hangi kaynaklardan faydalandık?
edition.cnn.com/2023/07/10/world/deadly-europe-heatwave-2022-climate/index.html
sciencenews.org/article/extreme-heat-human-body-climate
theguardian.com/us-news/2023/aug/17/heat-stress-heatstroke-temperatures
nature.com/articles/d41586-023-02233-0
discovermagazine.com/mind/how-does-extreme-heat-affect-our-brains
thedecisionlab.com/insights/environment/how-heat-affects-our-behavior-and-decision-making