
Çin Bilimler Akademisi Atmosfer Fiziği Enstitüsü’nden (IAP) Prof. Zhao Tianbao ve New York Eyalet Üniversitesi’nde (SUNY) görev alan klimatolog meslektaşı Prof. Dai Aiguo, kuraklık üzerine yeni bir çalışma yaptı. Sonuçları Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
Tarımın sürdürülebilirliği, gıda güvenliği, ekosistemlerin sağlığı ve toplumların refahı için ciddi kayıplara neden olan kuraklık, gezegenimizin en tahrip edici doğal afetleri arasında alıyor.
Yağış ve tatlı su akışlarına ilişkin tarihsel kuraklık endekslerinin tümü, Afrika, Güney Avrupa, Doğu Asya, Doğu Avustralya, Kuzeybatı Kanada ve Güney Brezilya dahil olmak üzere Dünya’nın çeşitli sıcak nokta bölgelerinde 1950’lerden bu yana artan kuraklığa işaret ediyor.
Çin Bilimler Akademisi Atmosfer Fiziği Enstitüsü’nden (IAP) Prof. Zhao Tianbao’ya göre iklim modeli projeksiyonları, sera gazı kaynaklı küresel ısınmanın 21. yüzyılda devam etmesiyle birlikte kuraklığın da daha şiddetli ve yaygın hale gelebileceğini gösteriyor.

Zhao, New York Eyalet Üniversitesi’nde (SUNY) görev alan klimatolog meslektaşı Prof. Dai Aiguo ile birlikte yaptıkları çalışmada, CMIP6 modeliyle öngörülen 21. yüzyıl hidroiklim ve kuraklık değişiklik senaryoları üzerine eğildi.
Sonuçları Journal of Climate’da yayınlanan çalışmaya göre, Amazonlar da dahil olmak üzere Amerika kıtasının çoğu, Türkiye’yi de etkisi altına alacak şekilde Avrupa ve Akdeniz bölgesi, Güney Afrika, Güneydoğu Asya ve Avustralya’da tarımsal kuraklıkta %200’e varan yaygın artışlar bekleniyor. (Bu rakam, orta-yüksek emisyon senaryolarını baz alıyor.)
Bulguları, “Kuraklığın daha uzun sürmesi ve 21. yüzyılın sonlarında (2070-99) daha geniş bir alana yayılması bekleniyor,” diyerek değerlendiren Zhao, bu durumun nedenini ise şöyle açıklıyor: “Yükselen sıcaklıklarla birlikte atmosferden nem talebi artar ve birçok subtropikal bölgede yağışlar azalır. Bu da öngörülen yaygın ve artan kuraklığın ana itici gücüdür.”
Türkiye su fakiri olma yolunda
Kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.519 m³ ile “su sıkıntısı çeken” ülke konumunda olan Türkiye’de bu miktarın 2030’da 1.120 m³’e düşmesi bekleniyor. Bu da “su kıtlığı olan” ülke olacağımız anlamına geliyor.
Söz konusu modellemeler, Türkiye’yi de doğrudan, olumsuz bir şekilde etkiliyor ve yetkilileri uyarıyor. Etkin su politikalarının geliştirilmesi, tarımdan gıda güvenliğine büyük önem taşıyor.
Bu haberi yazarken hangi kaynaklardan faydalandık?
journals.ametsoc.org/view/journals/clim/aop/JCLI-D-21-0442.1/JCLI-D-21-0442.1.xml
scitechdaily.com/scientists-warn-of-severe-and-widespread-drought-in-the-21st-century/
wwf.org.tr/calismalarimiz/tatli_su/
KISA BİLGİ: Dünya’dan yansıyan Güneş ışınları, su buharının yanı sıra karbondioksit ve metan gazı baştan olmak üzere atmosferdeki diğer sera gazları aracılığıyla tutulur. Gezegenimizin ısınması da bu “sera etkisi” sayesinde gerçekleşir. Burada bir denge vardır. Ancak kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların yakılmasıyla sera gazı emisyonları büyük ölçülerde artar ve küresel ısınmaya neden olur. Denge bozulmuştur.