
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Herdem Aslan, deniz kestanesi avcılığının ekosisteme verdiği zararı, Gastro Eko için kaleme aldı. Herdem hocamızın önerilerini dikkate almak, deniz ekosistemlerimizin korunması açısından büyük önem taşıyor.
Yaklaşık 8.400 km kıyı uzunluğuna sahip ülkemizde, deniz kültürüne çok da yakın olmayan halkımız için deniz kestanesi, sadece denize girmeyi zorlaştıran, ayağa battığı zaman acıya ve çıkartmak için büyük zahmetlere neden olan deniz dikenleri olarak biliniyor. Belki de bir hayvan türü olduğu konusunda bile bilgi sahibi olunmayan ve çok da sevimli bulunmayan bu hayvanlar, deniz tabanında yaşayan bitkilerle besleniyor ve pek çok balık için de önemli bir besin kaynağı. (Aslan-Cihangir ve Panccucci-Papadopoulou, 2012; Aslan-Cihangir, 2012). Dolayısıyla deniz ekosistemi için kilit role sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Özellikle Uzak Doğu ve Avrupa ülkelerinde, lezzetli bulunan havyarları nedeniyle çok fazla talep edilen değerli bir besin kaynağı (Guidetti ve ark. 2004) olarak deniz kestaneleri, 1995 yılında tüm dünyada 120.000 ton avlanırken, artan arza rağmen bu miktar 2017 yılında 95.000 tona gerilemiş durumda. Deniz kestanesi piyasasının %80’ini elinde tutan Japonya’nın ardından deniz kestanesi havyarı kilosunun 120 Avroya satıldığı Fransa, deniz kestanesi ticaretinde en önemli ikinci ülke konumunda (Stefansson et.al. 2017).
Tüm bu market talepleri, aşırı balıkçılık faaliyetleri sonucunda sömürülen doğal denizel ortamlardan karşılanıyor. İtalya ve İspanya gibi pek çok Akdeniz ülkesindeki aşırı avcılık, türün stoklarında ciddi çöküşlerin görülmesine yol açarken, sonrasında söz konusu ülkelerin getirdikleri çeşitli kota ve yasaklar (Farina ve ark. 2020) da talebin karşılanması için ithalatı, bu ülkeler için zorunlu kılmış durumda.

Ülkemiz kıyılarında “afrodizyak” olarak bilinen deniz kestanelerinin avcılığı, Ayvalık’ta 30 yıllık bir geçmişe uzanıyor (Demir-Sağlam ve ark. 2013). Serbest dalış ya da deniz kestanesi kepçeleriyle, özellikle havyarlarının olgunlaştığı Ocak-Nisan ayları arasında avcılığı yapılan deniz kestaneleri, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehir restoranlarına pazarlanıyor. Son iki-üç yıldır da dış pazar talebi ve Ticari/Amatör Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’de (No: 2020/20) hiçbir düzenleme olmaması nedeniyle türün avcılığında bir artış olduğu da gözleniyor. Ancak son yıllarda artan avcılık miktarları, TÜİK verilerinde “diğerleri” kapsamında sunulduğu için artışın ne kadar olduğunun saptanması mümkün olamıyor.
T.C Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, deniz kestanesi (Paracentrotus lividus) üzerinde artış gösteren avcılık talebi ve ihracat miktarlarını göz önüne alarak, ülkemiz karasularında deniz kestanesinin ticari avcılığına, 2022 yılı mart ayı itibariyle bazı düzenlemeler getirmeye çalışıyor.
İl müdürlüklerinden 5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in Ek-2’sine göre, avcılık “izin belgesi” almış balıkçı teknelerinden sadece dalma yöntemiyle avlanmasına izin verilen deniz kestaneleri, özellikle Ege Denizi’nde maalesef kontrolsüz bir şekilde artış gösteriyor.
Bakanlığın elinde resmi olarak avlanan deniz kestanesi miktarları olmamasıyla birlikte, sadece Saroz Körfezi’nde bir günde 50 ton kadar avlanan deniz kestanesinin, halk tarafından kilosu 20 liraya ya da çuvalı 300 liraya varan ücretler karşılığında satin alındığı, resmi olmayan kaynaklardan gelen üzücü haberler arasında. Şimdiye kadar Türkiye kıyılarında yaşayan kestane stokları hakkında bir bilgi olmaması nedeniyle, avlanılan şaibeli miktarların, türün varlığını nasıl tehdit ettiğini ortaya koymak da şimdilik mümkün değil.
Ekosistem yaklaşımlı balıkçılık yöntemi benimsenmeli
Ülkemizin 1984 yılında taraf olduğu Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi (BERN)’nin Ek III’üne göre, koruma altında olan deniz kestanesi türü, hali hazırda küresel iklim değişikliği nedeniyle Akdeniz’in güney kıyılarında yaşam alanlarını kaybetmiş (Yeruham ve ark. 2015) durumda olmasının yanı sıra zehirli ve istilacı olan yabancı bir deniz kestanesi (Diadema setosum) türüyle yaşam yarışı içerisinde bulunuyor (Voulgaris ve ark. 2021). Ülkemizdeki deniz kestanelerinin mevcut yaşam mücadelesine bir de aşırı balıkçılık baskısının eklenmesinin, ekosistem yaklaşımlı balıkçılık yönetimiyle örtüşmediği de çok açık ortada.
Marmara Denizi Eylem Planı (MDEP) kapsamında, Marmara Denizi’nde yürütülen balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli devamı amacıyla, Marmara Denizi ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarında 15 Mayıs 2022 tarihinden itibaren, ticari amaçlı deniz kestanesi avcılığı/toplayıcılığı Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından 9.05.2022 tarihinde gönderilen bir yazıyla (5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 48. maddesinin 30 uncu fıkrası gereğince) yasaklanmış durumda.

Müsilajın ardından yeni felaket kapıda
Geçen yıl Marmara Denizi’nde görülen müsilaj felaketinden sonra, bu yıl özellikle Marmara Denizi’nde fazlaca alg oluşumu gözlemleniyor. Bu bitkisel yükün, deniz kestaneleri tarafından besin olarak tüketilmesi, ekolojik dengenin tekrar sağlanabilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Kestanelerin Marmara Denizi’ndeki varlığını tehlikeye düşürecek olan kestane avcılığının, bu yasak kararıyla çok hızlı bir şekilde sonlandırılması çok isabetli bir karar. Ancak tüm denizlerimizde yürütülen balıkçılık faaliyetlerinin, ekosistem temelli olarak gerçekleştirilmesi; Ege Denizi için de acilen bir avcılık düzenlemesi yapılması ve toplanacak kestane boyları, avlanma sezonu ve avlanma kotaları belirlenmesi gerekiyor.
Bunun yanında, avlanan tüm deniz kestanelerinin miktarları kayda geçilmeli. Ayrıca deniz kestanesi avcılığıyla ilgili kontrol ve denetim çalışmalarının etkinleşmesi ve gerektiği durumlarda kolluk kuvvetleri ile ilgili kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak, mevcut tebliğ kapsamındaki düzenlemelere aykırı avcılık faaliyetler tespit edilip, caydırıcı cezaların uygulanması ekosistemi korumak için büyük önem taşıyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslan, aynı zamanda Su Ekosistemlerini Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev alıyor.
Prof. Herdem Aslan bu yazıyı yazarken hangi kaynaklardan faydalandı?
- Aslan Cihangir H., 2012. The Echinoderm Fauna of Gokceada Island (NE Aegean Sea). J.Anim Vet Advan, 11(1):26-29.
- Aslan Cihangir H., Papadopoulou M. A. P. 2012. Spatial and temporal variation of echinoderm assemblages from soft bottoms of the Canakkale Strait (Turkish Strait System) with a taxonomic key of the genus Amphiura (Echinodermata: Ophiuroidea). Tr J. Zoology, 36:147-161.
- Demir Sağlam, Y., Akyol, O., SAğlam, C. 2013. Ayvalık (Ege Denizi) Kıyılarında Denizkestanesi (Paracentrotus lividus) Avcılığı. Yunus Araştırm Bülteni, 4:3-7.
- Farina S, Baroli M, Brundu R, Conforti A, Cucco A, De Falco G, Guala I, Guerzoni S, Massaro G, Quattrocchi G, Romagnoni G, Brambilla W. 2020. The challenge of managing the commercial harvesting of the sea urchin Paracentrotus lividus: advanced approaches are required. PeerJ 8:e10093 DOI 10.7717/peerj.10093
- Guidetti, P., Terlizzi, A., Boero, F. 2004. Effects of the edible sea urchin, Paracentrotus lividus, fishery along the Apulian rocky coast (SE Italy, Mediterranean Sea). Fisheries Research 66: 287-297
- Stefansson, G., Kristinsson, H., Ziemer, N., Hannon, C., James, P. 2017. Markets for Sea Urchins: A Review of Global Supply and Markets. Technical Report.
- Voulgaris, K., Varkoulis, A., Zaoutsos, S., Stratakis, A., & Vafidis, D. 2021. Mechanical defensive adaptations of three Mediterranean sea urchin species. Ecology and Evolution, 11, 17734–17743. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/ece3.8247
- Yeruham, E. et al. 2015. Collapse of the echinoid Paracentrotus lividus populations in the Eastern Mediterranean – result of climate change? Sci. Rep. 5, 13479; doi: 10.1038/srep13479
1 thought on “Deniz kestanesi avcılığı ve deniz ekosistemimiz”