
Fotoğraf: Adnan Ayaz
Balıkçıların ardında bıraktığı ağlar, deniz canlılarının başına bela oluyor. Kimi canlılar bunlara dolanarak saatler içinde ölüyor, kimisi de bunların bir parçasını ömrü boyunca üzerinde taşıyor; üreyemiyor, özgürce hareket edemiyor. Biyoçeşitlilik kayıplarının yanı sıra denizlerde yarattığı mikroplastik kirliliği de cabası…
Konuyu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi’nde avlama teknolojileri ve hayalet ağlar üzerine çalışan Prof. Dr. Adnan Ayaz’la konuştuk.
Söyleşi: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
- Adnan hocam, ilk sorum temel bir bilgi sorusu olacak: “Hayalet ağ” nedir? Kimler tarafından bırakılır?
- Hayalet ağ, denizlerde ve iç sularda balıkçılık faaliyetleri esnasında çeşitli nedenlerden dolayı kaybolan, bulunamayan, denize çöp olarak kasten atılan ya da kaderine terk edilen ağlara verilen isimdir. Bu ağların yaptığı istenmeyen balıkçılık durumuna da “hayalet avcılık” (ghost fishing) deniyor.
- Engel olmak için nasıl bir önleme ve denetleme mekanizması kurulabilir?
- Bu tip kalıntılara engel olmak pek mümkün değil. Balıkçılığın tamamıyla yasaklanması gerekir. Bu ağları azaltmanın en önemli yolu, farkındalık çalışmalarını arttırmak ve ilkokuldan itibaren çocuklarımıza doğa ve çevre sevgisini aşılayan derslerin müfredata konularak uygulamaya geçilmesidir.

- Geçenlerde ekibinizle beraber Ayvalık açıklarında yaptığınız dalış sırasında doğal resiflerin üzerini kaplayan paragat (paraketa) misinalarını görüntülediniz. Bunlar ekosistem için ne gibi sorunlar yaratıyor?
- Bu misinalar, özellikle kayalık alanların (doğal resif alanlarının) üzerinde fazla biriktiğinde özellikle ıstakoz gibi eklem bacaklı türleri ve deniz kaplumbağaları için ölüme varan zararlara neden olabiliyor. Bunun yanında daha eski kalıntılar, başka olta ve paragat misinalarının da bunlara takılarak burada kalmalarına sebep oluyor.
- Resifler hangi türler için hayati önem taşıyor?
- Resifler için başta bu habitata bağımlı türler olmak üzere bütün deniz canlılarının barınma ve beslenme alanlarıdır diyebiliriz.

- Yıllardır hayalet ağ temizleme çalışmaları yapıyorsunuz. Daha önce de Marmara Denizi’nde çalışmıştınız. Oradaki gözlemlerinizi merak ediyoruz. Çalışmalarınızda ne gibi sonuçlar elde etmiştiniz?
- Marmara Denizi’nde; özellikle Marmara adalar ve etrafındaki kıyı dip yapısı, ağların takılıp yırtılıp orada kalmalarına sebep olacak bir yapıya sahip. Bunun yanında özellikle adalar etrafında bulunan Ege Denizi kökenli dip akıntısı, ağların dipte bulunan kayaların üzerine kolayca sarılmalarını sağlayacak hıza sahip. Buna ilaveten, özellikle dipte taragana (Bölge halkı buna kekamoz demektedir) dediğimiz genelde poliketlerin oluşturduğu yapıların, kayaların üzerinde ve dipte fazla bulunması, ağların kolayca dibe takılarak burada kalmasına neden oluyor. Çalışmalarımız sırasında balıkçılarla yapılan görüşmeler sonucunda; Marmara Denizi’nde batmış olan gemi batıklarının üzerinin balıkçı ağlarıyla kaplanmış olduğunu balıkçılar bize ifade etmişlerdir. Bunun yanında yaptığımız dalış gözlemlerinde kıyı dip yapısı kayalık olan tüm bölgelerde ağ kalıntılarına rastladık. Marmara Denizi’nde bazı bölgelerde ciddi bir hayalet ağ sorunu olduğunu da gözlemledik ancak deniz çalışmaları çok maliyetli olduğu ve ayırdığımız bütçe de tükendiği için bu bölgedeki çalışmalarımızı şimdilik sonlandırdık.
- Gırgır, trol, galsama ağı, dinamitli, siyanürlü avcılık ve paraketa avcılığı… Türleri korumak için hangi avlanma türlerinin doğrudan doğruya yasaklanması veya daha sıkı bir şekilde kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?
- Öncelikle belirtmek isterim ki siyanürle yapılan bir avcılık denizlerimizde ve iç sularımızda bulunmuyor. Dinamitle de yasal olan bir avcılık bulunmuyor. Bunu yapanlar direkt olarak mevzuatımıza göre suç işlemiş oluyor. Diğer avcılık yöntemlerine gelince, ağlarla yapılan balıkçılık için hassas bölgeler belirlenip bu bölgelerde gırgır ve uzatma ağı avcılığı kısıtlanmalı. Daha doğrusu her av aracının balıkçılık sahaları mümkün olduğunca birbirinden ayrılmalıdır. Ayrıca uzatma ağlarıyla avcılık yapılan bölgelere trol takımlarının girmesi de engellenmelidir. Benzer şekilde de uzatma ağı kullanan balıkçıların da trol sahasında avcılık yapmaları da kısıtlanmalıdır. Aksi taktirde trol takımları dipten sürüklendiği için uzatma ağlarını parçalayıp sürükleyerek dipte kalmalarına neden olacaktır. Gırgır ve uzatma ağı için de aynı durum söz konusu. Bunun yanında dip yapısı takılmaya müsait olan alanlarda oltadan başka av araçlarının kullanılması da mümkün olduğu kadar kısıtlanmalıdır. Bu konular oldukça tartışmalı konular olduğu için bu konuda uzmanların, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü çatısı altında bir araya gelerek uygun bir balıkçılık yönetim modeli kurmaları gerekiyor.
- Denizlerde su ürünleri av yasağı 15 Nisan 2023 tarihinde başladı, yasak 31 Ağustos 2023 tarihinde sona erecek. Ancak bu süreçte avcılık faaliyetleri devam ediyor. Bu noktada yasak, hangi avcılık yöntemlerini kapsıyor? Şu an süren avları kimler yapıyor?
- Yasak sadece Gırgır ve Trol teknelerini ve bazı balıkların avcılığını kapsıyor. Kıyı balıkçısının avcılığı yıl boyunca serbest. 15 Temmuz tarihinden sonra uluslararası sular trol avcılığına açılıyor.

- Konuya uzak olanlar için bilgilendirme, bilenler için de tekrar olsun; balık alırken boyuna niçin dikkat edilmeli?
- Balık stoklarımızın sürdürülebilir olarak kullanılması için en azından 1 defa üremesini tamamlamış balıkların avlanılması gerekiyor. Bundan dolayı yarınlarımızı köreltmemek için balıklar için getirilmiş boy kısıtlamalarına dikkat edilmesi gerekiyor.
- O halde tüketicilere de sürdürülebilir balıkçılık adına bir sorumluluk düşüyor.
- Üreme mevsiminde olan balıkları tüketmemeye özen gösterirlerse, buna talep olmayacağından balıkçılar da bu türleri daha az avlayacaklardır.
- Başka hangi insan faaliyetleri deniz ekosistemine zarar veriyor?
- Çiftçilerimizin gereksiz ve fazla ilaç ve zirai gübre kullanımı
- Denizleri çöplük olarak kullanmak
- Evlerde aşırı deterjan kullanımı
- Mutfakta yağların lavabolara dökülmesi
Deniz ekosistemleri ve sürdürülebilirliğiyle ilgili bu yazı ve söyleşilerimiz de ilginizi çekebilir
Kısa ve öz bir görüşme. Devamını bekleriz