
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) fosil yakıtlardan kaynaklanan hava kirliliği için önerdiği limitleri, geçtiğimiz günlerde düşürdü. Örgüte göre yeni limitler, milyonlarca ölümün neredeyse %80’ini önleyebilir. Peki ama nasıl bir hava kirliliğinin içinde yaşıyoruz ve sağlığımız bundan nasıl etkileniyor? Gastro Eko olarak konuyu kısa ama derli bir toplu bir dosya olarak sunuyoruz.
Yazıda cevabını bulacağınız bazı sorular:
- Dünya Sağlık Örgütü’nün hava kirliliği için önerilen limitleri düşürmesi ne anlama geliyor?
- Kimler en yüksek risk altında?
- Türkiye’de durum ne?
- Hava kirliliği hangi organlarımızı nasıl etkiliyor?
Soluduğumuz havanın temiz olması, insan olarak en temel hakkımız. Buna karşın ulaşımdan ısınmaya gündelik yaşamımızı sürdürebilmemiz için ihtiyacımız olan enerjinin yaklaşık %85’ini, küresel ısınmaya neden olan fosil yakıtlardan karşılıyoruz.
Petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtların yakılması ise insan sağlığına zararlı olan 2,5 mikrondan küçük partikül maddeleri (PM2.5) yayıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), söz konusu partikülleri, akciğerlerden kan dolaşımına geçebilen ve diğer organları etkileyebilen bir “kanser nedeni” olarak nitelendiriyor. Yani PM2.5’in belli bir seviyenin altında kalması gerekiyor.
WHO tarafından 2005’te belirlenen sınır PM2.5 partikül madde değeri, metreküp başına yıllık 10 mikrogramdı (10µg/m³). Örgüt, bu değerin üstüne çıkılması durumunda sağlık risklerinin artacağını açıkça söylüyor ve biz de haberlerimizi buna göre yapıyorduk. Ancak bu limitlerde düzenleme yapıldı.
Hava kirliliğini, “insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehdit” olarak tanımlayan WHO, hava kirliliği için önerilen limitlerini düşürürken ülkeleri de kirli havayla mücadele etmeye ve milyonlarca hayatı kurtarmaya çağırıyor.
16 yıl sonra yapılan ilk güncellemede, PM2.5 ve nitrojen dioksite (NO2) dair kılavuz değerlerin düşürüldüğü görülüyor. Örgüt, PM2.5 için önerilen maruz kalma limitini 10’dan 5 µg/m3’e, PM10 için 20’den 15 µg/m3’e, dizel motorlar tarafından üretilen nitrojen dioksit (NO2) limitini ise 40’tan 10 µg/m3’e indirmiş durumda.
“Bu limitler bile yüksek”
Belirlenen yeni sınırlar, daha önce düşünülenden çok daha düşük kirlilik seviyelerinin bile insan ölümlerine yol açtığına yönelik son çalışmalarla destekleniyor. WHO, hava kirliliğinin yılda en az 7 milyon insanı öldürdüğünü söylerken, yakın zamanda yapılan bir çalışmada, fosil yakıtlar nedeniyle yılda 8,7 milyon erken ölüm yaşandığı tahmin ediliyor.
Geçtiğimiz nisan ayında Environmental Research’te yayımlanan bir çalışma ise hem ABD hem de Avrupa’da her on ölümden birinden fazlasının, ortaya çıkan kirlilikten kaynaklandığını ortaya koyuyor. Çalışma fabrika, ev ve ulaşım araçlarına enerji sağlamak için en çok fosil yakıt tüketen ülkelerin, en yüksek ölüm oranlarına maruz kaldığını gösteriyor.
Örgüte göre ise hava kirliliği, küresel nüfusun yaşamını ortalama iki yıl kısaltıyor ve Hindistan gibi oldukça kirli ülkelerde bu azalış altı yıla kadar varıyor. Ve bu da hava kirliliğini, sigara içmekten, araba kazalarından veya HIV/AIDS gibi ölüm nedenlerinden daha büyük bir katil haline getiriyor.
Türkiye’de durum nedir?
Türkiye’de de durum parlak değil. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun, “Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” başlıklı çalışmasına göre, 2019’da Türkiye’deki 10 mikrondan küçük partikül maddeleri (PM10) için yeterli veri olan 51 ilin %98’inde WHO’nun sınır değerlerinin üzerinde gerçekleşiyordu. (PM10, PM2.5’ten daha büyük hava kirletici partikülleri içeriyor.)
Raporda Türkiye’deki PM 2.5 partikül seviyeleri için sadece 29 ilin verilerine ulaşılabilmiş durumda. Türkiye’nin dört yıllık hava kirliliği ve bu kirlilikten kaynaklanan önlenebilir can kayıpları verilerine odaklanan rapora göre, kirlilik WHO’nun o günkü kılavuz değerlerine indirilseydi; 2019’daki hava kirliliği kaynaklı ölümlerin %7,9’u (31.476 ölüm) ve 2018’deki hava kirliliği kaynaklı ölümlerin ise %12,13’ü (45.398 ölüm) önlenebilirdi.
WHO’nun 2017’de açıkladığı verilere göre ise Avrupa’daki en yüksek PM2.5 seviyesine sahip 10 şehirden 8’i Türkiye’de bulunuyor. Bunlar, hazırladığımız grafikte de görülüyor.

Türkiye’nin diğer bazı bölgelerindeki güncel PM 2.5 seviyeleri ise şu şekilde: Ankara’da 45, İzmir’de 37; İstanbul’da 26 (ancak Sultangazi ve Başakşehir’de 67, Kartal’da 62, Mecidiyeköy ve Beşiktaş’ta 49, Kağıthane’de 48 ve Ümraniye’de 42), Şanlıurfa’da 60; Kocaeli’nde 47; Trabzon’da 52; Bursa’da 43 µg/m³ şeklinde sıralanıyor.
Yeni limitler 500’den fazla çalışmaya göre belirlendi
Yeni limitleri belirleyen kılavuzlar, düzinelerce bilim insanı tarafından 500’den fazla çalışmayı dikkate alan beş yıllık sistematik incelemenin sonucunu ortaya koyuyor. WHO’nun önerdiği yeni limitleri belirleyen bilim insanları, kirleticilerin, zararsız olduğu bir seviye olmadığı için yeni sınırların bile güvenli kabul edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Kılavuzları hazırlayan ekibin teknik lideri Dorota Jarosińska, yeni hedeflerin, birçok kanıtla birlikte sağlam olduğundan emin olduklarını ama bunun, belirttikleri seviyelerin hiçbir zararı olmadığı anlamına da gelmediğinin altını çiziyor.
“Hava kalitesini iyileştirmeye yönelik attığınız her adım sağlık açısından faydalar sağlıyor,” diyen Jarosińska, bu hedefleri, sağlık için en iyi hava kalitesini elde etmeye yönelik sürekli yürüyüşteki “kilometre taşları” olarak nitelendiriyor.
Milyonlarca ölümün neredeyse %80’i önlenebilir
Hava kirliliğinin, yılda trilyonlarca dolara mal olan bir “halk sağlığı acil durumu” olduğunun altını çizen WHO’ya göre, küresel nüfusun %90’ından fazlası, daha önce belirlenen limitlerin üzerinde kirlilik seviyelerine maruz kalıyor. Örgüt, hava kirliliğine engel olmanın, sağlık açısından büyük ve uygun maliyetli faydalar sağladığını ve iklim krizine neden olan karbon emisyonlarını da azaltacağını vurguluyor.
Yasal olarak bağlayıcı olmasa da ülkelerin bu kılavuzları eylem planı hazırlamak için kullanabileceğinin ifade eden WHO Genel Müdürü Tedros Adhanom Ghebreyesus, kirli havanın genellikle en savunmasız insanları etkilediğini ve temiz havanın “temel bir insan hakkı” olması gerektiğinin altını çiziyor.
Bugünkü kirlilik seviyelerinin, yeni belirlenen seviyelere düşürülürse, PM2.5’le ilgili milyonlarca ölümün neredeyse %80’inin önlenebileceğini belirten WHO’ya göre, hava kirliliği büyük olasılıkla Covid-19’un neden olduğu sağlık yükünü de artırıyor.

Hava kirliliği insan sağlığını nasıl etkiliyor?
2019 yılında yapılan bir inceleme, hava kirliliğinin vücuttaki neredeyse her organa zarar verebileceği; kalp ve akciğer hastalığına, diyabet ve demansa neden olabileceği ve zihinsel altiviteleri azaltabileceği sonucuna varıyordu. Şimdi hava kirliliğinin insan sağlığını nasıl etkileyebileceğine madde madde bakalım.
- Plasenta: Bilim insanları, ilk kez plasental dokunun cenin tarafında, hava kirliliğine neden olan ince partikül parçacıkları bulduğunu açıkladı. Uzmanlara göre bu keşif, artan düşükler ve erken doğumlar ile kirli havaya maruz kalma arasındaki bağlantıyı açıklayabilir.
- Beyin: 2016’da Birleşik Krallık’tan bilim insanları, hava kirliliğine neden olan manyetit gibi toksik nanoparçacıklardan beynimizde “bol miktarda” buldu. Daha önce yapılan araştırmalarda ise bu parçacıkların Alzheimer hastalığıyla bağlantılı olduğu tespit edilmişti.
- Kalp: 2019’da yapılan bir çalışmada, şehirlerde yaşayan insanların kalp kas dokusunda, hava kirliliğine neden olan parçacıklardan bulundu. Makalenin baş yazarı Barbara Maher, mitokondrinin önemine vurgu yaparak, “Hasar görmüş ve anormal görünen mitokondri içinde bulunuyorlar” ifadelerini kullandı.
- Karaciğer: Özellikle kanı temizlemedeki rolüylekaraciğer de hava kirliliği riski altında. Michigan Eyalet Üniversitesi’nde hayvan modellerinin kullanıldığı bir çalışmada, partikül maddeye maruz kalmanın, karaciğer fibrozuna yol açtığı tespit edildi. Güney Kaliforniya Üniversitesi’ndeki bir çalışmada ise kentsel alanlarda yaşayan ve karaciğer kanseri tanısı konan hastaların hayatta kalma oranlarının düşük olduğu tespit edildi.
- Tüm organlar: 2019’un başlarında, 70.000 bilimsel makaleyi kapsayan küresel bir çalışma yapıldı. Çalışmada, hava kirliliğinin insan vücudundaki her organa zarar verebileceği sonucuna varıldı. Yazarlar, “Ultra ince parçacıklar [akciğerlerden] geçer, kan dolaşımıyla taşınır ve vücudun neredeyse her yerindeki hücreler tarafından kolayca toplanır,” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak sağlıkla daha uzun yaşamın ilk adımı, aldığımız temiz nefesten geçiyor. Ve yaşadığımız şehirlerin bunu sağladığı pek söylenemez. Eski limitlere göre bile durum bir halk sağlığı kriziyken, WHO’nun son çalışmalara dayanarak belirlediği kılavuz limitler, durumun daha vahim olduğunu gösteriyor.
Karbon emisyonlarının azalması ve daha temiz enerjiye doğru bir hareketle, daha fazla kuş cıvıltısı ve daha az kirlilik sebepli ölümün olduğu bir dünyaya sahip olabileceğimizi unutmamız ve bunu çevremizdekilere anlatmamız gerekiyor.
Yazı: Batuhan Sarıcan (info@gastroeko.com)
Kaynakça
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0013935121000487
temizhavahakki.com/wp-content/uploads/2020/08/Kara-Rapor-2020-Bulten-1.pdf
https://aqicn.org/city/istanbul/
2 thoughts on “Hava kirliliği ve sağlığımıza etkileri konusunda bilmeniz gerekenler”