
Tüm dünya kömüre dayalı elektrik üretiminden uzaklaşmaya çalışırken Türkiye, karbon emisyonlu yoluna tam gaz devam ediyor. Bu da yetmezmiş gibi “elektrik ihtiyacı” bahane edilerek zeytinlikler, madencilik şirketlerine peşkeş çekiliyor.
“Her krizi fırsata çevirme” anlayışı, Rusya – Ukrayna Savaşı’nı da sözüm ona fırsata çevirerek zeytinliklerin maden firmalarına kurban edilmesinin yolunu açtı.
“MADEN YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK” başlığıyla Resmî Gazete’de yayımlanan düzenlemede, Maden Yönetmeliği’nin 115. maddesine fıkra eklemesi yapıldı.
Bu kapsamda, “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda” zeytinliklerde madencilik faaliyetlerine izin verilebileceğine dair karar çıktı.
Yeni yönetmelikte yer alan, “Madencilik faaliyeti yürütecek kişinin, faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla” ifadesinin bilimsel ve mantıksal tutarlılığını sorgulamayı ise siz değerli okurlarımızın takdirine bırakıyoruz.

“Su fakiri” olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin zeytin ağaçları, halihazırda kuraklık ve insan kaynaklı iklim değişikliği gibi büyün sorunlarla boğuşurken bu düzenlemeyi hiçbir açıdan doğru bulmuyor, ekolojik ve yerel ekonomik kayıpları önlemek adına bu hatadan bir an önce vazgeçilmesini talep ediyoruz.
Gastro Eko olarak bu talanı kabul etmiyor, kimse yokken orada olan ağaçların yaşam hakkını savunuyoruz.
Düşün artık şu ağaçların yakasından!