
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) raporu, küresel kuraklığın 2000’den bu yana %30 kadar arttığını gösteriyor. Söz konusu durum, tarımın sürdürülebilirliğine yönelik en önemli tehditlerden birini oluşturuyor. Öte yandan milyar dolarları bulan küresel ekonomik kayıplara da neden oluyor.
Buna karşın etkin çareler yok değil: Örtü bitkisi ekimi, azaltılmış toprak işleme ve iyileştirilmiş sulama teknikleri gibi sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamalarının tercih edilmesi, çiftçilerin arazileri üzerindeki kontrolü yeniden kazanmalarına, toprağı canlandırmalarına ve kuraklığın etkilerini hafifletmelerine yardımcı olabilir.
Food Tank’e konuşan Better Soils, Better Lives’ın Kurucusu Roland Bunch, kuraklığın altında yatan asıl nedenin kabul edilmekte güçlük çekildiğini söylüyor ve ekliyor: “İnsanlar bunun sadece yağış miktarındaki azalmadan kaynaklanmadığını anlamıyor.”
İklim krizinin yağmur düzenlerini daha düzensiz ve öngörülemez hale getirdiği biliniyor. Ancak tek mesele bu değil. Topraktaki organik içeriğin, su depolamanın kritik bir bileşeni olduğunu söyleyen Bunch, insanların sadece havaya değil toprağa da bakmaları gerektiğini belirtiyor: “Toprağın organik madde içeriği 1980’lerden önce %4 iken bugün %1’in altına düştü.”
Topraktaki organik içerik, kuraklığa karşı savaşta çok önemli. Sözgelimi ABD Tarım Bakanlığı Ulusal Kaynakları Koruma Servisi (NRCS), organik maddedeki her %1’lik artışın, bitkilerin kullanabileceği su miktarını dönüm başına 75.000 litre arttığını tahmin ediyor. Bu çok ciddi bir rakam.
Bunun arkasındaki doğal işleyiş ise şöyle: Solucanlar ve mikroplarla birlikte ölü bitki örtüsü ile canlı kökler toprağa karbon ekliyor. Bu karbon bileşikleri sonunda birbirine bağlanıyor ve sünger gibi davranan gözenek boşluklarıyla kararlı toprak kütleleri oluşturuyor. Bu da su damladıkça (yağmur yağdıkça veya sulama yapıldıkça) depolama sürecinin başlamasını sağlıyor.

Toprakta organik madde oluşturmak için ne yapmalı?
Toprakta organik madde oluşturmak için örtü bitkileri kullanılmasını öneren Bunch, bu bitkileri, “ağaç, çalılık, sürünen bitkiler ve sarmaşıklar da dahil olmak üzere, endüstriyel bitkilerle birlikte ekildiğinde toprak nemini önemli ölçüde artıran bitkiler” olarak tanımlıyor. Bunch, dünya genelinde 15 milyondan fazla çiftçinin örtü bitkileri kullandığını dile getiriyor.
UNCCD Yönetici Sekreteri Ibrahim Thiaw da bu tür uygulamalardaki artış eğilimini teyit ediyor. Food Tank’e konuşan Thiaw, örtü bitkilerinin özellikle suyu emme ve tutma yeteneğinin hayati önem taşıdığını ve toprağın sağlığını iyileştirmedeki önemli rolü sebebiyle sürdürülebilir arazi yönetimi tekniklerine artan bir ilgi olduğunu belirtiyor.
Thiaw ayrıca endüstriyel tarım sistemlerinin yalnızca “pahalı ve verimsiz olmakla kalmayıp aynı zamanda toprağa da zarar verdiğini” sözlerine ekliyor: “Endüstriyel tarım, ormansızlaşmanın % 80’inden ve tüm tatlı su kullanımının %70’inden sorumlu. Ayrıca karadaki biyoçeşitlilik kaybının da önde gelen nedeni.”
Diğer yandan küresel açlık sorununa da dikkat çeken Thiaw, örtü bitkileri gibi sürdürülebilir uygulamalarla desteklenen gıda sistemlerinin “daha az toprakla daha fazla gıda üretimi” sağlayacağını ve küresel gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYİH) %50 dolayında artıracağını öngörüyor.
Arazi restorasyonunun, gelecekteki gıda sistemleri üzerinde sahip olabileceği potansiyel etkinin çok büyük olduğunu belirten Thiaw, değişim yönünde siyasi bir irade gördüğünü de söylüyor.
11 Afrika ülkesinde bozulan toprak yapısını yeniden canlandırmayı amaçlayan entegre bir peyzaj çalışması olan “Afrika’nın Yeşil Çin Seddi”; Vietnam’ın kuzeybatı dağlarındaki tarımsal ormancılık yöntemleri ve UNCCD kapsamında 450 milyon hektardan fazla araziyi restore etme taahhüdü bu yöndeki olumlu gelişmeler olarak göze çarpıyor.
Bununla birlikte Thiaw, özellikle gıdaya erişimin artması, atık ve karbon emisyonlarının en aza indirilmesi, istihdam yaratılması, nesli tükenmekte olan türlerin korunması ve kuraklığa karşı daha dayanıklı topluluklar kurulması için hükümet politikaları ve yatırımların “sürdürülebilir arazi yönetimini teşvik etmesi gerektiğini” dile getiriyor.
Yazıyı hazırlarken yararlandığımız kaynaklar
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR